TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ’NİN 19731980 YILLARI ARASINDA BAŞKANLIĞINI YAPAN TEOMAN ÖZTÜRK’Ü BEDENCE ARAMIZDAN AYRILIŞININ 26`NCI YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ

TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ’NİN 19731980 YILLARI ARASINDA BAŞKANLIĞINI YAPAN TEOMAN ÖZTÜRK’Ü BEDENCE ARAMIZDAN AYRILIŞININ 26`NCI YILDÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ
MERKEZ
Yayına Giriş: 13.07.2020 Son Güncelleme: 13.07.2020

 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`nin 1973-1980 yılları arasında başkanlığını yapan Teoman ÖZTÜRK`ü bedence aramızdan ayrılışının 26‘ncı yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
Bundan 45 yıl önce katıldığı toplantıda yaptığı ve sanki bugünleri anlatan konuşmasını da anısına paylaşıyoruz:
15 Mart 1975 Türk Mühendis ve Mimar odaları birliğine bağlı 17 odanın, merkez, şube temsilciliklerinin katıldığı toplantıda birlik başkanı Teoman ÖZTÜRK`ün yaptığı açılış konuşması
Ülke ve meslek sorunlarımızı görüşmek, değerlendirmek ve sorunlara karşı verilecek daha güçlü ve etkili bir mücadelenin ilkelerini saptamak üzere düzenlediğimiz; Birliğimize bağlı 17 odamızın merkez, şube ve temsilciliklerimizin katıldığı toplantımızı açıyorum.
Çalışmalarımıza başlarken, ülkemizin ve halkımızın içinde bulunduğu duruma ve nedenlerine, kabaca de olsa, bir bakış yararlı olacaktır.
Bilindiği gibi, ülkemizin de içinde yer aldığı Ortadoğu Bölgesi yüzyıllardır yoğun bir sömürüye kaynak olmaktadır.19.yüzyılda emperyalizmin etki alanına giren Orta Doğu, önce İngiliz ve Fransızlar, daha sonra onların çekildiği yerleri dolduran ABD`nin günümüze kadar yoğunlaştırarak sürdürdüğü emperyalist baskı ve saldırılara hedef olmuştur, olmaktadır.
Günümüzde, ABD ve AET emperyalizminin çıkarları uğruna, Orta Doğu`da tezgahlanan oyunları ve bu oyunların yarattığı ve yaratacağı sorunları görmemek olanaksızdır.
ABD`nin başı çektiği emperyalist sistem ve onun Ortadoğu ülkelerindeki yerli ortakları; kaçınılmaz olarak içine düştükleri ve bugünde en şiddetlilerinden birini yaşadıkları buhranların bedelini, tüm dünyada olduğu gibi, bu bölgede de halkların sırtına yüklemek için her türlü çabayı sürdürmektedirler.
Başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler ve bölgedeki ortakları halkların ezilmesi pahasına pazarlarını genişletmek ve sürekli kılmak istemekte, petrol kuyularına el koyma tehditlerinde bulunmakta, bölgesel savaşları kışkırtmakta; işsizlik, pahalılık ve enflasyonun geniş halk kitlelerini bunalttığı ülkeleri silahlanma yarışına sokmaktadır.
İşte ülkemiz emperyalist emellerin ve çıkarların kol gezdiği bu bölgede yer almakta ve sorunları bölgenin sorunlarından kaynaklanmaktadır.
Son yıllarda ve günlerde hızla gelişen ve yaşanan olaylar, tüm sorunlarımızın kaynağı olan ABD ve AT emperyalizminin ve onun içteki ortaklarının yüzünü açıkça görebilme olanağı yaratmıştır.
Ülkemiz 30 yılı aşkın bir süredir dış politikasında ABD ve NATO`nun çizdiği yolu izlemektedir. Bölgede ve dünyada ikili anlaşmalar ve askeri ittifaklar aracılığıyla ABD`in ve onun liderlik ettiği emperyalist-kapitalist sistemin çıkarlarını savunmaktadır.
Bu çıkarlara aykırı her girişimin, dış ve iç sömürgenlerce, baskı ve saldırılarla nasıl geriletilmeye çalışıldığı artık her gün yaşanan olaylarla açıkça görülmektedir. Haşhaş, petrol, kıta sahanlığı ve Kıbrıs bunalımı gibi sorunlarda; ABD, AET, NATO ve içteki ortaklarının takındığı tavırlar ortadadır.
İşsizlik, pahalılık ve enflasyonun geniş halk kitlelerine sarstığı ülkemizde; doğal ve insan gücü kaynaklarımızın hala iç ve dış çıkar çevrelerinin hizmetine sunulmasında ısrar edilmektedir.
Madenlerimiz, tüm hammaddelerimiz ve insan gücümüz yok pahasına yurt dışına göçürülürken;25 misli fiyatlarla mamul maddelerin, ülke çıkarlarına aykırı yabancı teknoloji ve sözde uzmanların ithal edilmesinde hala ısrar edilmektedir.
Çalışanların alın teriyle Merkez Bankasında biriken milyarlar, tekelci sermayeye peşkeş çekilirken; halkın temel ihtiyacı olan gıda maddelerine zam üstüne zam konulmaktadır.
Kendilerine hür teşebbüs adını veren ve hürlüklerini halkın esareti pahasına sürdürmeye çalışanların çıkarları söz konusu olduğunda görülmeyen hükümet boşluğu; işçi, köylü, öğrenci, yurtsever aydınlara cephe ve çetelerle saldırdığında, düşünce suç sayıldığında, işçilerimizin doğal hakkı olan grev ve referandumlar engellendiğinde, kamu kesiminde çalışanların ekonomik ve demokratik haklarının verilmesi söz konusu olduğunda ortaya çıkmaktadır.
Bu ve bunun gibi her geçen gün daha da büyüyen binlerce sorun ve gelişen, yaşanan olaylar artık bizlere ve ayrılmaz bir parçası olduğumuz halkımıza açıkça şunları göstermektedir.
.Yüzyıllardır sömürülen bir bölge olan Orta Doğu`da bulunan ülkemizin geriliğinin ve sorunlarının kaynağı; sömürüyü sürdüren ve sürdürmeye kararlı olana ABD ve AET emperyalizmi ve çıkarlarını onlara bağlamış olan yerli ortaklarıdır.
.Bu çıkarcı gurup bir yandan ekonomik baskılarla sömürüyü sürdürürken, öte yandan halkın uyanmasından ve bilinçlenmesinden korkarak anti-demokratik baskı ve saldırılara başvurmaktadır.
Sorunlara ve nedenlerine böylece baktığımızda açıkça görülmektedir ki; bugün halkımız için acil görev, ülkede ve bölgede emperyalizmin saldırılarına karşı bağımsız bir dış politika istemek ve ülkede demokrasi cephesini güçlendirmek olmalıdır.
Bu yolda diyoruz ki;
Niçin ve nasıl verildiği en yetkili ağızlardan ifade olunan sözde yardımlara halkımızın ihtiyacı yoktur ve ABD çıkarlarının bekçiliğini yapmak halkımız için görev değildir. Ortaya çıkan bu fırsat kaçırılmamalı, bu tür yardımlar reddedilmeli ve tüm ihtiyaçlarımız ülke ve halkımız çıkarına uygun bir biçimde ve kendi gücümüze dayanılarak karşılanmalıdır.
Bir silah deposu haline gelen Orta Doğu`da emperyalistlerin çıkarları uğruna patlayacak bir savaşın içinde yer almamak için; ülkemizin uluslararası sorunlar karşısında hareket serbestisini kısıtlayan ve geniş halk yığınlarını sömürmekten öte bir anlam taşımayan ekonomik ve askeri ittifaklar bertaraf edilmeli ve bloklar dışı bir politika izlenmelidir. Bu yolda ABD ile yapılmış ikili anlaşmalar feshedilmeli, NATO`dan çıkılmalıdır.
Yabancı bankalar aracılığıyla ülkemize musallat olan çıkarlarımıza aykırı teknolojiler, sözde kredi ve yabancı uzmanlardan vazgeçilmeli; yeni anlaşmalar gidilmemeli ve bu kurumlarla yapılmış bulunan tüm anlaşmalar iptal edilmelidir.
İşsizlik, pahalılık ve enflasyonun yükünün halkın sırtından kaldırılması için; kaynaklarımızın iç ve dış sömürü çevrelerine peşkeş çekilmesi durdurulmalı ve tüm kaynaklar halkımızın hizmetine sunulmalıdır.
İşçilere, köylülere, öğrencilere ve yurtsever aydınlara uygulanan baskı ve saldırılara son verilmeli; grevler engellenmemeli, Anayasal bir hak olmayan durdurulmalı, kamu kesiminde çalışanların 12 MART sonrasında kaldırılan sendikal hakları toplu sözleşme ve grev haklarıyla donatılmış olarak geri verilmelidir.
Yaşadığımız günler halkımızın siyasi iktidarları sınadığı ve sınayacağı günlerdir. Halkımızın temel ihtiyacı olan bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin gerektiği iç ve dış ekonomik ve politik zorunlu tedbirler konusunda takınılan ve takınılacak tavırlar siyasi iktidarların gerçek niteliğini halkımıza göstermektedir ve gösterecektir.
Türkiye`de halkın gerçek iktidara olma iddiasında bulunacak olanlar, ABD ve AET ‘nin sömürüsüne karşı halkın bağımsızlık ve demokrasi özlemleri doğrultusunda hareket etmek zorundadır.
Ekonomik ve politik bunalımların giderek arttığı ve yoğun tartışmaların sürdüğü günümüzde;
Türkiye mühendis ve mimarlarının yetkili ve tek temsilcisi olan örgütümüzün, her geçen gün daha da güçlenerek emperyalizmin ve sömürücülerin karşısında ve halkımızın yanında yer alacağını,
Halkın ve onun ayrılmaz bir parçası olan çalışanların mücadelesinde kendimize düşen görevleri, tüm halktan yana kişi ve kuruluşlarla omuz omuza ve yılmadan sürdüreceğimizi,
Halkımızın çıkar ve özlemleri doğrultusundaki her girişimi sonuna kadar destekleyeceğimizi
Kamu oyuna bir kere daha açıklamayı görev sayıyoruz.
Not :AET:(1957`de Roma Antlaşması ile kurulan Avrupa ekonik topluluğu 1993`te Avrupa Birliği`nin (AB) kurulmasıyla Avrupa Topluluğu (AT) adını aldı ve AB`ye dâhil edildi.)
Okunma Sayısı: 314