3TARIM VE ORMAN ŞURASI ANKARA TARIM VE ORMAN SEKTÖRÜ DEĞERLENDİRME TOPLANTISI’NA KATILDIK
Yönetim Kurulu Başkanımız Kemal Zeki Taydaş, 1 Ağustos 2019 tarihinde Ankara`da gerçekleştirilen Tarım ve Orman Şurası Ankara Tarım ve Orman Sektörü Değerlendirme Toplantısı`na katıldı.
Başkanımız toplantıya katılan diğer kurum ve kuruluşların temsilcileriyle, Odamızın görüş ve düşüncelerini paylaştı. Bakanlığın bu toplantıyı düzenleyerek ilgili kurumların da görüşlerini almasının iletişime açık bir tavır olduğunu, önümüzdeki süreçte de aynı iletişimin devam etmesini dilediğini belirterek TMMOB Gıda Mühendisleri Odası`nın her zaman görüşlerini ve çözüm önerilerini iletmeye ve tartışmaya açık olduğunu aktardı. Başkanımız toplantıda, ilk olarak gıda güvencesi, gıda güvenliği, gıda egemenliği vb. kavramların ifade ettikleri içeriklere uygun olarak kullanılması gerektiğini aktararak, terminolojik karmaşaya son verilmesi gerektiğini belirtti. Başkanımız, gıda denetimlerindeki yetersizliği, piyasadaki rekabeti alt üst eden, devlete gelir kaybı olarak yansıyan ve vatandaşa taklit ve tağşiş olarak geri dönen kayıt dışılığı, medyadaki bilgi kirliliğini ve tüm bunların neden olduğu olumsuz tabloyu ve Odamızın bu konulardaki çözüm önerilerini diğer katılımcılarla paylaştı. Başkanımız, Bakanlığın yasasında yazdığı gibi bu konudaki yetki ve sorumluluğunu Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimlerle paylaşması gerektiğini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman Bakanlığı`nın birleşmesinin sorunların çözümünü geciktireceğini ve yapıyı hantallaştıracağını belirtmiştir. Son olarak bütün şehir / büyük şehir yasasının tarımsal üretimi engelleyen yasal bir düzenleme olduğuna değinen Başkanımız bu yasanın kaldırılması gerektiğini iletmiştir.
3.Tarım ve Orman Şurası Ankara Tarım ve Orman Sektörü Değerlendirme Toplantısı sırasında Yönetim Kurulu Başkanımız Kemal Zeki Taydaş tarafından sözlü ve yazılı olarak verilen bilgi notu söyledir:
Terminolojik karmaşaya son vermek gerektiği, gıda güvencesine gıdaya erişebilirlik olarak gıda güvenliğine erişilebilen gıdanın fiziki, kimyasal ve biyolojik olarak vücuda yararlı olma halini ifade ettiğini unutmamak gerekir. Gıda güvencesi dünya üzerinde yaşayan her bir ferdi işaret edip, gelişmiş ülkeler için sorun olmamakta iken daha düşük milli gelire sahip ülke insanlarının yaşadığı en büyük sorundur. Bin bir zorlukla elde edilen gıdanın güvenli olma hali ise biraz daha gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülke ve o ülke insanlarında karşılık bulabilmektedir.
Kayıt dışılık; Tüm dünya ülkelerinin temel sorunu iken ileri, çağdaş, demokratik hukuk devletlerinde çözüme ulaştırılmış, minimize edilmiştir. Mutlak bir kayıt dışılıktan söz etmek mümkün değildir. Ülkenin tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ve kolluk kuvvetlerinin birlikte mücadele ederek çözebileceği önemli bir sorundur. Gıda sanayinin kayıt dışılığı Türk sanayisinin diğer dallarından biraz farklılık göstermekte SGK ve TÜİK verilerine göre üçte bir oranın da kayıt dışılığın olduğu vurgulanmaktadır. Bu oran gıda sektöründe yüzde elliye, kendi içinde et ve et ürünleri sektörü ile süt ve süt ürünleri sektöründe kayıt dışılığın daha yüksek olduğu bilinmektedir. Rekabeti alt üst eden bu kayıt dışılık devlete gelir kaybı olarak yansırken gıda da vatandaşa taklit ve tağşiş olarak geri dönmektedir. Ekonomik olarak zarar görmenin yanı sıra kişisel olarak sağlığımızı tehdit eden gıda maddelerini de tüketmek zorunda kalmaktayız.
Medya da bilgi kirliliği; Özellikle ana akım medya da olmak üzere gıda ile ilgili hiç bir bilimsel eğitim almamış olan akademik ünvanlı şahısların gıda ile ilgili doğru olmayan yanlış bilgiyi vatandaş ile paylaşılmasına izin verilmekte, tüketici yanlış yönlendirilmektedir. Bu şahısların bu duruma sebep olmalarının hukuki bir karşılığı olmalıdır. Gerekirse bu insanlar yapmış oldukları bu "kötülüklerin" hesabını mahkemelerde vermelidir.
Gıda Denetimleri; Belki Ankara il ve ilçeleri gıda denetimlerinde diğer il ve ilçelerden daha başarılı olabilirler fakat Bakanlığın 2017 ve 2018 faaliyet raporlarına bakıldığında yapılan, daha doğrusu yapılamayan bir gıda denetimi olduğunu görmekteyiz. Yaklaşık 700.000 kayıtlı onaylı ve kayıtlı işletmenin yanı sıra onay ve kayıt işlemleri devam eden işletmeler ile birlikte merdiven altı diye tabir edilen kayıt dışı işletmelerin toplam sayısının 1.000.000`nu aştığını bilmekteyiz. Bakanlık kendi faaliyet raporlarında bir milyonun biraz üzerinde denetim yaptığını raporlamaktadır. Sonuçta yılda bir işletmeye ortalama 1 defa denetim yapıldığı ile ilgili bir gerçek ortaya çıkmaktadır ki bu da çok yetersiz bir sayıdır. Denetime çıkan başta gıda mühendisi olmak üzere teknik eleman eksikliği önemle dile getirilmelidir. Bu kadar az sayıdaki insan bu kadar çok yeri gerektiği gibi denetleyebilmeleri mümkün değildir. Bu durum insanlardan kahramanlık yapmasını beklemek gibi bir şey olur.
Teşkilatlanma; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı iken Orman Bakanlığı ile birleşmek sorunların çözümünü de geciktirecek ve yapıyı hantallaştıracaktır.
Görev Yetki ve Sorumluluk Paylaşımı; Yasasında yazdığı gibi Bakanlık bu konudaki yetki ve sorumluluğunu Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimlerle paylaşmalıdır. 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 1995 yılından bu güne tek başına yürütülmeye çalışılan denetim hala eksikliklerini içinde barındırmaktadır.
Bütün şehir / büyük şehir yasası tarımsal üretimi engelleyen yasal bir düzenlemedir. Bu yasa kaldırılmalıdır.
Mono kültüre dayalı tarımsal faaliyet şirket tarımcılığını öncelemektedir. Biyoçeşitliliği de azaltan bir yaklaşımdır. Gıdaya erişimi zorlaştırmakta gıda güvencesini tehdit etmektedir. Aile çiftçiliği, genç çiftçiler ve kadın çiftçiler desteklenmeli üretim süreçlerinin içinde olmaları sağlanmalıdır. Ancak bu yolla gıdaya erişim hakkı gıda güvencesi sağlanabilmiş olacaktır.