TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

30 EKİM İZMİR DEPREMİ

İZMİR
Yayına Giriş: 01.11.2022 Son Güncelleme: 01.11.2022

 

İki yıl önce bugün, 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen deprem sonrasında başta Bayraklı olmak üzere, çeşitli ilçelerde yıkım ve hasarlar oluştu ve can kayıpları yaşandı.

Sayısız acı haber ve yaşanan mağduriyetlerin üzerinden tam iki yıl geçti.

İzmir depremzedeleri kaybettikleri canlara alışmaya çalışır ve sorumluların cezalandırılmasını beklerken depremin ardından kendilerine verilen sözlerin tutulmadığı da açık bir şekilde ortaya çıktı.

Depremde yıkılan evleri henüz yerine konulmadı. Bugün hala, yaklaşık 200 aile yaşamını konteyner kentlerde sürdürmeye devam ediyor. Yıkılan binaların yerine yapılan binalarda çok sayıda yurttaş evlerini ya da işyerlerini geri alamadı.

Binaların yıkılmasında sorumluluğu olanların henüz tam olarak ortaya çıkarılmadığı gibi, özellikle kamu görevlisi olan birçok sorumlunun hala aramızda dolaştığı da bir vakıa.

Deprem sonrasında konutlar için verilen sözlerin göstermelik bazı törenler ile ve az sayıda aile için gerçekleştirildiğini, deprem gündemden düştükçe bu alandaki vaatlerde gecikmelerin ve mağduriyetlerin de arttığını görüyoruz.

Üstelik mevcut mağduriyetler dahi giderilememişken gelecekte başka acıların yaşanmasına zemin hazırlayacak olan yeni bir imar affından söz edilmeye başlanmış durumda.

Peşinen bilinmelidir ki, yeni bir imar affı yeni can kayıplarına giden yolun taşlarını döşemektir. Her seçim döneminde oy uğruna verilen bu tür tavizler, hem şehir hayatının sağlık ve konforunu olumsuz etkilemekte hem de depremlerde can kaybı olarak geri dönmektedir.

İktidarın, bilim ve tekniği hiçe sayan bu uygulamalar ile yeni can kayıplarına yol açmasına karşı olduğumuzu ve bu hatanın kesinlikle tekrarlanmaması gerektiğini vurguluyoruz.

Yapılması gereken, temel problemleri yok saymak ve görmezden gelmek yerine, popülizm yapmadan sorunların kaynağına inerek, adım adım çözmektir.

Depreme dirençli kentler bilinmeyen bir konu değildir. Japonya gibi gelişmiş ülkelerden Şili gibi gelişmekte olan ülkelere kadar önümüzde onlarca örnek, üniversitelerimizde bu konuda uzman yüzlerce akademisyenimiz, çalışmakta olan binlerce mühendisimiz vardır.

Yetkililere, her gün biraz daha geç kaldığımızı ve bunun büyük sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Eğer 1999 depreminden sonra disiplinli ve kararlı biçimde önlemler alınmış olsaydı geçen 23 yılda bu konuları artık ardımızda bırakmış olabilir, depremleri ölüm ve yıkımlara yol açan facialar olarak değil yalnızca küçük haberler olarak yaşayabilirdik.

Bu metnin hazırlayıcısı olan İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve TMMOB olarak deprem sorununun her bir meslek koluna bir şekilde dokunduğunun bilincindeyiz, bu bağlamda her bir meslek örgütünün açıklama ve uyarılarının da karar vericiler tarafından dikkatle irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

İktidarların sorumsuz kararları, popülist politikaları ve denetimsizlik nedeniyle doymak bilmez kar hırsına yenik düşen sağlıklı kentleri yaratmanın yolunun bilimsel bir yaklaşım, nitelikli eğitim ve mesleki gelişim olduğu bilinci ile her bir bileşenimizle mücadeleye devam ediyoruz.

Biliyoruz ki topraklarımızdan 80 km uzakta gerçekleşen depremin İzmir`de yarattığı hasar, depreme karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu gösteren, sonuçları korkunç bir uyarıdır. Üstelik bu uyarı yalnız İzmir`e değil aynı zamanda İstanbul`a, Elazığ`a, Van`a, neredeyse tamamı deprem kuşağında yer alan tüm Türkiye‘ye bir uyarıdır.

Bir sonraki deprem gerçekleşmeden ve yeni acılarla yüzleşmeden; karar vericileri harekete geçmeye, halkımızı da geçici rantları reddederek geleceklerini güvenli hale getirecek taleplerde bulunmaya davet ediyoruz.

Aksi halde bir başka depremde yaşamını yitirecek her yurttaşımızın kanı tedbir almayanların ellerine bulaşacaktır.

Depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor benzer acıları bir kez daha yaşamamayı diliyoruz.

 

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

  

İZMİR BAROSU   İZMİR TABİP ODASI    TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU


 

Okunma Sayısı: 333