ADALET NÖBETİNDE 800. GÜN
‘KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA’
Ülkemizin her bölgesinden, her yöresinden yurttaşlarımızın itirazlarını, taleplerini haykırdığı; ülke tarihinin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi ’ne suç isnat etmek, onurlu direnişimizi lekelemek amacıyla iktidarın güdümündeki yargı mensupları tarafından verilen hukuksuz tutuklama kararının üzerinden 800 gün geçti.
800 gündür bizler arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz.
800 gündür bizler bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz.
İnsanlık için, ülkemiz için, iyiden güzelden yana olan ne varsa, sahip çıkmak için mücadele eden arkadaşlarımız siyasi iktidarın keyfi uygulamalarından dolayı bizlerden koparıldı, tutsak edildi.
Hepimizin aklına kazındı. Hiç unutmuyoruz arkadaşlarımıza verilen cezaları.
İktidarın isteği doğrultusunda kurgulanan bu hukuk dışı davanın sonucunda, geçtiğimiz Eylül ayında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay serbest bırakıldı. Ancak, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu arkadaşlarımızın 18’er yıllık hapis cezaları, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından onandı.
Çok iyi biliyoruz ki bu cezalar yalnızca arkadaşlarımızın şahsına değil, bütün bir toplumsal muhalefete gösterilmiş bir sopadır.
Bu cezalar bu ülkede siyasi iktidar etrafına kümelenmiş bir avucun dışında kalan milyonlara yöneliktir.
Bu cezalar yarınlarımızı zapt etmek içindir. Milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir.
İstiyorlar ki bizler haksızlıklara, hukukun ayaklar altına alınmasına ses çıkarmayalım.
İstiyorlar ki derelerimiz, ormanlarımız, taşımız, toprağımız talan edilirken itiraz etmeyelim.
İstiyorlar ki kriz koşullarında açlık, sefalet halkın normali haline getirilirken bizler görmezden gelelim.
Bu yüzden Gezi’den onun yarattığı değerlerden korkuyorlar.
Değerli Arkadaşlar,
Gezi Direnişi, doğal alanlarımız, parklarımız, meydanlarımız betona boğulmasın; kıyılarımız, ormanlarımız, meralarımız ranta kurban edilmesin diye; sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarında hep birlikte, barış içinde yaşayabilelim diye milyonlarca yurttaşın haykırdığı toplumsal bir olaydır.
Gezi bu ülkenin umudu, güzelliği ve içinde taşıdığı tüm renkleridir.
Ne o gün orada olmak , ne de doğamıza, tarihimize, yaşamımıza sahip çıkmak suç değildir. Gezi direnişi geleceğimizdir. Gezi direnişi bu ülkede bir avuç karşısında ezilen milyonların sesidir. Halkın en örgütlü mücadelesidir.
Bizler 800. Günde bir gurur ifadesi olarak söylüyoruz;
Şehir şehir dalga dalga yayılan, yasaklara, hukuksuz cezalara, baskıya, ranta, talana, yalana, tüm ayrıştırma politikalarına karşı yan yana durduğumuz, sesimizi çığa dönüştürdüğümüz o şanlı direnişten hala ilk günkü gibi gurur duyuyoruz!
Gezi bizim demokrasi çığlığımızdır.
Gezi ülkeyi karanlığa boğan rantçı, piyasacı, kadın düşmanı siyasetin karşısında; eşitlikçi, paylaşımcı, doğayı ve emeği koruyan ve kadınların önde saf tuttuğu başka bir dünya mümkün diyenlerin sesidir.
Gezi birlikte yaşama iradesinden, taleplerinden ve haklarından en ufak bir geri adım atmadan sürdürme kararlılığını gösterenlerdir.
Gezi, genç yaşlı, işçi, emekçi, işsiz, öğrenci demeden; Cumhuriyet’in biriktirdiği tüm ilerici değerleri benimseyen; eşit, laik, bağımsız, adil bir ülke talebidir.
Gezi bu ülkenin en büyük umududur. Bugün bir gelecek bulamadığı için ülkemizi terk etmek isteyen gençlerin geleceğinin teminatıdır. Bu ülkedeki yarınlarıdır.
Gezi dayanışmadır; emek ve ekmek mücadelemizdir. Halkın en örgütlü sesi, ortak mücadelesidir.
Değerli Arkadaşlar,
İşte bu yüzden ilk günden itibaren Gezi, iktidarın hedefindedir.
Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, yıllardır her fırsatta saldırdığı TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi ve onurlu mücadele geleneğidir.
Bu kapsamda, milyonlarca yurttaşın, toplumun ortak değeri olan Gezi Parkı betonlaşmasın diye, İstanbul kentinin merkezindeki en önemli deprem toplanma alanı yapılaşmaya açılmasın diye yürüttüğü mücadelenin sözcüsü olmak suç değildir.
Arkadaşlarımız, Gezi’ye katılan milyonların sözcüsü olmuşlardır.
Gezi Direnişi ‘ne katılan milyonlardan intikam almak için hukuksuz bir biçimde tutsak edilen arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.
Gezi Davası’nda tutuklanan arkadaşlarımız bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
Adalet Nöbetlerimizi arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşana dek sürdüreceğiz. Bu kararlı adalet mücadelemizi, tüm dost kurum ve kuruluşları, tüm yol arkadaşlarımızla birlikte devam ettireceğiz.
Bir kez daha buradan siyasi iktidara sesleniyoruz;
Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Gezi davasında tutuklanan tüm arkadaşlarımıza özgürlük istiyoruz.
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz…
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU