TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

AYDIN AYAYDININ VATAN GAZETESİ’NDEYAYINLANMIŞ OLAN8220;UZMANLARA TEK TİP ELBİSE YANLIŞTIR” VE8220;TORBA KANUNDAKİ EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET SAPLA SAMANI KARIŞTIRIR” BAŞLIKLI YAZILARINA DAİR BAŞKANIMIZ PETEK ATAMANIN GÖNDERDİĞİ YAZI

MERKEZ
Yayına Giriş: 22.12.2010 Son Güncelleme: 22.12.2010

Oda Başkanımız  Petek Ataman‘ın Vatan Gazetesi Yazarı Aydın Ayaydın‘ın 07.12.2010 tarihli "Uzmanlara tek tip elbise yanlıştır" ve 09.12.2010 tarihli "Torba kanundaki eşit işe eşit ücret sapla samanı birbirine karıştırır" başlıklı yazılarına dair gönderdiği cevap aşağıda yer almaktadır.

 

Sn. Aydın Ayaydın;

Vatan Gazetesi‘nde yayınlanmış olan "Uzmanlara tek tip elbise yanlıştır"

ve "Torba kanundaki eşit işe eşit ücret sapla samanı karıştırır" başlıklı yazılarınızı üzülerek okudum.

Üzüldüm çünkü bizlerin yıllardır çözümlenmesi için çaba sarf ettiğimiz bir konuda tam da doğru adımlar atılması yönünde umut belirmişken sizin gibi değerli bir basın mensubu bunun karşısında görüş beyan etti. Bunu "benim görüşümdür, saygı duymak gerekir" diye savunabilirsiniz ancak bir görüşü oluştururken öncelikle doğru bilgi ve temellere oturtulmasının da gazetecilik sorumluluğu dahilinde olduğunu unutmamak gerekir.

Gazetecilerin değerlendirmeleri sistemi ve toplumu yönlendirmesi beklenen, kamuya mal olacak değerlendirmelerdir. O nedenle de sorumluluğunuz kişisel görüşlerinizin üzerinde yükler yüklemekte size. Bu kapsamda; size birkaç noktada bilgi aktarmak isterim.

Tarım ve gıda sektörü tüm dünyada artık stratejik öneme sahip olduğu kabul edilmiş bir sektördür. Ülkeler bu sektörlerde etkin olmadıkları sürece, bağımsızlıklarının dahi sorgulanabilir hale geleceğini görmektedirler. Bu nedenle; dünyada olduğu gibi, bu sektördeki sorunları doğru yaklaşımlarla çözmek boynumuzun borcudur. Yazmaya yeltendiğimizde sektörün tüm sorunları ve çözüm yolları bir kitaba sığmayacak kadar derindir. Ben konuyu sadece "uzmanlar" ve "eşit işe eşit ücret" yaklaşımı boyutuyla ele alacağım.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı gıdaların denetlenmesinden; tarım ve gıda politikalarının oluşturulmasından (yani güvenli gıda arz edebilecek, yurt içi ve dışında rekabet edebilecek; kayıt dışı sorununu aşmış ve üretimden vazgeçmeyen, dışa bağımlı olmayan bir yapının oluşturulmasından) sorumlu olan kurumdur. AB üyelik süreci ile birlikte bu sorumluluklara bir de böylesi zor ve kapsamlı bir konuda müzakereleri yürütmek, sahip olduğu değerleri yitirmeden daha ileriye taşıyarak ülkeyi bu sürece hazır hale getirmek eklenmiştir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın görevini gereği gibi yerine getirmesi için öncelikle kamu yönetimi anlayışı olarak katılımcı, şeffaf ve siyasileşmemiş bir yapıda olması ve kararlarını tarafsız ve bağımsız bir şekilde oluşturabilmesi gereklidir. Bu konuda önemli eksikler vardır.

Ancak bu eksikler "özerk!" olduğu iddia edilen kurumlar da dahil her noktada vardır. Çünkü bu bir anlayış ve kültür meselesidir. Türkiye‘de bu yönde kat edilmesi gereken önemli bir yol olduğu açıktır. Bu noktada yaşanan sorunlara yine bu sorunları çözmek üzere çözümler aramanın yerinde olacağını düşünüyorum.

Ayrıca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın görevini yerine getirebilmesi için elinde yeterli sayıda ve nitelikte kadroyu bulundurması ve bu kadronun birikimli olduğu noktada sürekliliğini sağlaması gerekmektedir.

İşte bu noktada eşit işe eşit ücret konusu gündeme gelmektedir. Devletin kurumlarında aynı işi yapan, aynı birikime sahip çalışanlar arasında yaratılmış bir sınıf farklı vardır. Bu farktan negatif yönde etkilenen kurumlardan biri de Tarım ve Köyişleri Bakanlığıdır. Bakanlık elinde yeterince gıda mühendisi, veteriner hekim, ziraat mühendisi bulunduramaz, olana da düşük maaşlar verdiği için en kısa sürede yitirmeye mahkumdur.

Deneyimli personelini elinde tutamaz. Yetkileri tek elde toplar ama diğer kamu kurumlarından bu konuda görev yapan nitelikli elemanı çekemez, çünkü maaşı diğer kurumlardan düşüktür. Oysa o kişiler yaptıkları görev nedeniyle usulsüzlükleri takip eden, laboratuarlarda günde en az 8 saat kimyasal ve toksik maddelerle uğraşan kişilerdir. Birçoğu tehtid edilmekte veya sağlık sorunları ile uğraşmaktadır. Bilir misiniz? Sağlık Bakanlığı‘nda daha önce "gıda güvenliği" konusunda görev yapan meslektaşlarımız yetki devriyle birlikte Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘na geçmemeyi tercih etmiş ve konuları dışında çalışmaya başlamışlardır. Çünkü kamuda kurumlar arasında sınıf farklı vardır. Bakanlıkta AB uzmanı olan arkadaşlarımız dahil; tarım ve gıda konusunda çalışanlar her fırsatta hak ettikleri ücretleri almak için devletin gözde kurumlarına yatay geçiş yapmaya çalışmakta, çoğu kurumlarından muvafakat alamadıkları için kalmakta veya özel sektöre kaymaktadır. Bu yapı ile çocuklarımızın tüketeceği gıdanın güvenli olmasının sağlanması mümkün müdür? Bu yapı ile AB Müzakere sürecinde taş taş üstüne koyabilmek mümkün müdür?

Bakanlıkta kontrol şubelerde çalışan ve izin ve denetlemelerle uğraşan ve resmi laboratuarlarda görev yapan arkadaşlara ilave olarak AB Uzman ve Uzman Yardımcıları kadrosu bulunmaktadır. Bu kadroda görev yapan arkadaşlarımız; AB Müzakere sürecini ülkemiz ve sektörümüz yararına yürütmek ve sonuçlandırmak amacıyla, aldıkları üniversite eğitimlerine ilaveten AB konusunda uzmanlaşmaktadırlar. Bu, onlar için zorunluluktur.

Bu kadroya alınacak kişiler; 14.4.1989 tarihli ve 367 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve daha sonra 02.12.2006 tarih ve 26364 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan Bakanlıklar ve Başbakanlık Bağlı Kuruluşları Avrupa Birliği Uzman Yardımcılığına Giriş ve Avrupa Birliği Uzmanlığı Yeterlik Sınavlarının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre istihdam edilmektedirler. Bu kişiler önce, KPSS sınavı sonucunda (bu sınavın neyi ölçtüğünü, anlamını ve etkinliğini bu yazıda sorgulamıyorum çünkü doğrusu da eğrisi de tüm kurumlara eşit yansımaktadır) en yüksek puan alanlardan seçilmekte, göreve başlayan genç ve birikimli arkadaşlarımız 3 yıllık yetiştirme süreci sonunda tez değerlendirmesi, sözlü sınav ve yabancı dil olmak üzere 3 aşamalı yeterlik sınavından geçerek uzman olabilmektedirler. Yabancı dil için aranan şart KPDS 90,

IELTS 7, TOEFL IBT 89 ve üzerinde puan almaktır. Tezlerin değerlendirmesi; içinde üniversitelerin ve ATAUM‘un temsilcilerinin de bulunduğu bir jüri marifetiyle yapılmakta ve sonunda tüm tezler http://diabk.tarim.gov.tr/Tezler.html adresinde yayınlanmaktadır.

Türkiye‘de halen müzakereye açılabilmiş olan fasıllardan biri olan 12. Fasıl (Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı) çalışmaları bu uzmanların yoğun emeği ve katılımı ile yürütülmektedir.

Sözü uzatmadan toparlamak gerekirse; "eşir işe eşit ücret" kamuda etkinliğin sağlanması için son derece önemli bir adımdır. Bizlere düşen eşitsizliği değil, uygulamada olan yanlışları düzelteme yönünde adımlar atılmasını savunmak olmalıdır. Kamu yönetimini şirket mantığı ile yapar ve "parayı kim tutuyorsa, oradakilere daha çok aktarılır" noktasına getirirsek ilerleyemeyeceğimiz açıktır. Kamu kaynaklarının görev yapan nitelikli insanlara eşit olarak aktarılması esastır. Tersine olan uygulamalar başta gıda güvenliğinin sağlanması olmak üzere birçok önemli konuda sorunun çözümsüzlüğüne yol açacaktır.

Sn. Ayaydın; gelin kamuda yapılanmadaki aksaklıkları beraberce kıyasıya eleştirelim ve çözüm önerilerimizi sunalım. Ama bunu doğru noktalardan yapalım. Fedakarca çalışan nitelikli insanların koşullarının iyileştirilmesine karşı çıkarak değil. Bizler bu insanların haklarını savunmayacaksak, kim savunacak? Hedefinizin doğruyu yakalamak olduğuna yürekten inanıyor ve bu nedenle sizinle bildiklerimi paylaşmayı görev olarak görüyorum.

Ben Gıda Mühendisleri Odası Başkanı olarak size daima katkı vermeye, gıda ve gıda güvenliğini ilgilendiren konularda bilgi ve birikimimiz doğrultusunda destek olmaya hazırım. İletişim bilgilerim aşağıdadır.

Saygılarımla...

Petek ATAMAN

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

Başkanı

Okunma Sayısı: 1809