ÇEŞME YARIMADASININ GELECEĞİ İÇİN DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULUNA ÇAĞRI
Bilindiği gibi 12.02.2020 tarihli Resmi Gazete, İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı yayımlanmıştı. Cumhurbaşkanı kararı; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 KM kıyı alanını, yarımadanın kuzey ve güneyinde 4.000 hektarı bulan deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 5.000 hektar orman alanını, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarının yüzde 70`ini, nitelikli tarım alanları ile zeytinlik alanları, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını içeren, yarımadanın yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını 16.000 Hektarlık devasa kamu arazisini kapsamaktadır. Bu devasa kamu arazisi halkımızın girişine kapalı olacak imtiyazlı bir azınlığın mutlak kullanımına tahsis edilecektir. Bu kararın, yaratacağı yapılaşma ve nüfus yoğunluğu, bölgenin kısıtlı su kaynakları ile yetersiz alt yapısı üzerinde önemli sonuçlar yaratacaktır. Varlık nedenimiz olan kamusal sorumluluğumuz ve Çeşme Yarımadası`nın geleceği için bu talan projesinin iptali için dava açtık.
Toplumsal ve siyasal alanda yaşanan pek çok tartışma arasında, davamızı bilimsel gerçeklikten ve kamu yararı yanlısı tutumumuzdan ödün vermeden yürüttük. Yargılamanın en önemli aşaması olan 27 Ekim 2021 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonunda toplam 190 sayfalık kapsamlı bir bilirkişi raporu sunuldu.
25 Mart 2022 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda oy birliği ile "…KTKGB alanının bütününü gözeterek, dava konusu ekleme ile koruma alanları yanı sıra turizm kullanımlarına, dolayısıyla yapılaşmaya da açılmasına yol açacak olan sınır kararının; tarım ve orman alanları, doğal değerler (flora, fauna, ekosistemler) su kaynakları ve kültürel miras üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri göz önüne alındığında, planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun olmadığı…" sonucuna varılmıştı. Bu şekilde davamızın haklılığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştı. Bu aşamadan sonra hukuken yapılması gereken ya yıkıma yol açacak Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulmasına ya da dosya tekemmül ettiğinden esastan iptaline karar verilmesi gerekmekteydi. Ama öyle olmadı.
Danıştay Altıncı Dairesi, 15.06.2022 gün ve 2020/3285 E. Sayılı oyçokluğu ile verdiği GEREKÇESİZ kararı ile yürütmeyi durdurma istemimizi reddetti. Karara avukatlarımız 13 Temmuz 2022 tarihinde itiraz ettiler. Aslında kararın hukuka aykırılığının keşfe bizzat katılan Başkan Vekili Ahmet Arslan`ın karşı oyu çok iyi anlatmaktadır. Sayın Arslan karşı oy gerekçesinde şunları söylüyor; "Uyuşmazlıkta; 27.10.2021 tarihinde yerinde yapılan kesif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; "Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi alanının bütününü de gözeterek, dava konusu ekleme ile koruma alanları yanı sıra turizm kullanımlarına, dolayısıyla yapılaşmaya da açılmasına yol açacak olan sınır kararının, tarım ve orman alanları, doğal değerler, (flora, fauna, ekosistemler) su kaynakları ve kültürel miras üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri göz önüne alındığında, kamu yararına uygun olmadığı" tespit edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davaya konu 11/02/2020 tarihli ve 2103 sayılı Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması gerektiği" Hukuka aykırılığı bilirkişi raporu ile sabit "İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi" siyasetin de önemli gündemlerinden birisini oluşturuyor. Bir hukuk devletinde elbette belirleyici olan hukuk olmalıydı ama öyle olmadı var olan Başkanlık rejimini de göz önüne aldığımızda ilk aklımıza gelen "yargıya müdahale mi var" olmuştur.
Hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden yana olan biz davacılar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu`ndan hukuka aykırı bu kararı kaldırmasını bekliyoruz. Çeşme Yarımadasında ekolojik yıkımlara neden olacak, kısa erimli yapılaşmalarla yarımadanın talan edilip kaynaklarının yok edilmesi sonucunu doğuracak, Çeşme yarımadasını yaşanmaz bir hale dönüştürecek hukuka aykırı bu karar hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesini istiyoruz.
Bu arada 13 Temmuzda çıkan orman yangınında Çeşme Turizm projesi alanı içinde kalan ormanlık alanın yaklaşık 250,00 hektarlık kısmı tahrip olmuştur. Bu alanın Anayasanın 169. maddesi ve 681 sayılı Orman Kanununa göre turizm dâhil başka amaçlarla tahsisinin yapılmaması ve yeniden rehabilite edilerek ormanlaştırılması esastır. Bunun takipçisi olacağımızın da bilinmesi gerekmektedir.
TMMOB İzmir İKK İzmir Barosu İzmir Tabip Odası
EGEÇEP Derneği 107 Yurttaş