EKOLOJİK YIKIMLA MÜCADELE HAFTASI ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
EKOLOJİK YIKIMA KARŞI DİRENİŞ VE DAYANIŞMA DEVAM EDİYOR
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Bileşenlerimiz, Değerli İzmirliler,
Dünyanın doğal dengesinin korunması için insan ve doğal varlıklara öncelik veren bir anlayışın egemenliğinde tanımlanmış "Dünya Çevre Günü" tüketim kültürünün bir parçası olarak tek güne indirgenerek "kutlanıyor". Oysa kutlayabileceğimiz sevineceğimiz, mutlu olabileceğimiz bir durum yok. Biz 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutlamıyoruz. Kentlerimizde, yaşam alanlarımızda çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çekiyor, mücadele çağrısı yapıyor, "Ekolojik Yıkıma" karşı direniyoruz.
Sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı ile birlikte çevre sorunları da geçmişten günümüze artarak devam ederken, kapitalist düzenin kar hırsına dayanan ve tüketimi sürekli destekleyen ve yönlendiren yönetim anlayışı, doğanın yaşamsal varlıklarını giderek artan bir hızla ortadan kaldırıyor.
İnsan eli ile yürütülen tüm faaliyetler, küresel ölçekte felaketler yaratmaya devam ederken ekolojik yıkımı yaşadığımız süreç, geri dönüşü olmayan yaşamsal bir sorun olarak büyüyerek devam ediyor. Çevre Gününde mesajlar, yok ettiğimiz Ekosistemi iyileştirebilmek, geri döndürebilmek için veriliyor.
Geçtiğimiz yıllarda, çevre sorunlarının çeşitli yönlerine dikkat çekmek amacıyla "Çölleşme, Yeşil Kentler, Dünyaya Bir Şans Ver, Birçok Tür Tek Gezegen Tek Gelecek ve Küresel Isınma, Yeşil Ekonomi, Doğa ile Temasta Ol" gibi farklı temaların işlendiği Dünya Çevre Gününün 49.Yılında, ekolojik yıkım kabul edilmiş ve bu yılın Teması "Ekosistem Restorasyonu" olarak belirlenmiştir.
Bugün yüzeysel ve yeraltı su varlıklarımız, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda. Kentlerimizde hava kirliliğinin boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Var olanlar da çarpık kentleşmenin ve sermayenin saldırısı altında. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji gibi yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor.
Ormanlar, tarım alanları, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar; mevzuatlar eli ile maden, sanayi, enerji turizm, konut gibi faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Özellikle son yıllarda; çılgın projeler, faaliyetler, izinler ile ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor.
Bütün bunlara ek olarak, Çernobil ve Fukuşima felaketlerini görmezden gelerek Nükleer Santral Macerasına sürükleniyoruz.
Kaz Dağları, Salda, Akkuyu, Sinop, İğneada, Kuzey ormanları, Aliağa, Bergama, Trakya, Alakır Vadisi, Alpu Ovası, Gediz Ovası, Gördes, Menderes, Murat Dağı, Munzur Dağı, Çataltepe, Karadeniz, Aydın, Karaburun, Yarımada, Ovacık, Soma, Yatağan, Kazdağları, Kanal İstanbul, Çeşme, İkizdere ve adını buraya sığdıramadığımız daha pek çok yerde yürütülen ekolojik yıkım projeleri, artarak devam ediyor...
Ekolojik Yıkıma Karşı Direniş ve Dayanışma kentimizde devam ediyor; · Aliağa`da yaşadığımız kirliliğe karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Bergama`da, Efemçukuru`nda, Turgutlu ÇalDağ`da, Gördes`te Madencilik Projelerinin yarattığı çevresel yıkıma karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor
· Kültürpark`ta parka zarar verecek, gereksiz inşaat planlarına ve amaç dışı kullanıma karşı Direniş ve Dayanışma 6 yıldır devam ediyor.
· Gaziemir`de çözüm bulunmayan radyoaktif ve tehlikeli atıklara karşı Direniş ve Dayanışma 14 yıldır devam ediyor.
· Gemi Söküm Tesislerinde söküm için gelen asbest ve tehlikeli atık yüklü gemilere karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· İnciraltı`nı ranta ve talana açacak "Kalkınma Projesine" karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Yarımadayı, Çeşme`yi "Turizm Projesi" ile parselleyenlere karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor. · Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes`te suyumuzu, yaşamımızı kirletenlere, canlı yaşamını hiçe sayanlara karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Başta Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes deltaları olmak üzere, kıyı ve sulak alanlarımızın ranta peşkeş çekilmesine karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Büyük Menderes ve Gediz havzalarında, vahşi bir şekilde işletilen ve bu havzaları kirlettiği bilirkişi raporlarıyla kesinleşen jeotermal sondaj ve santrallere karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Planlanamayan, betonlaşan, sağlıksız kentleşmeye karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Depremi, yağmuru afete dönüştüren canımızı, yaşamımızı ranta feda eden anlayışa karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Doğal Sit Alanlarımızı, Ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı yağmalayan politikalara karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Kültürel varlıklarımızın talana açılmasına karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
· Geleceğimizi tehdit eden nükleer santral macerasına karşı Direniş ve Dayanışma devam ediyor.
Bizler çevre sorunlarının yaşamdan, toplumsal sorunlardan ayrılamayacağını biliyoruz. Çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam mücadelesi, hak mücadelesi, emek mücadelesi, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız.
İzmir halkı Anayasal hakkını; sağlıklı yaşam hakkını, yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Doğadan ve yaşamdan yana bu mücadeleyi destekliyor,
Bu Kentte Ekolojik Yıkıma Karşı Dayanışma Var diyoruz.
İZMİR BAROSU * İZMİR TABİP ODASI
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU
KONAK KENT KONSEYİ * EGE KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ * İZMİR KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ
EGEÇEP * İZÇEP * İZMİR YAŞAM ALANLARI