TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

GIDA DENETİMLERİNDE BİR KEZ DAHA YETKİ KARGAŞASI

MERKEZ
Yayına Giriş: 28.08.2006 Son Güncelleme: 28.08.2006

  

Ankara, 28.08.2006

  

  

BASININ VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

  

  

GIDA DENETİMLERİNDE BİR KEZ DAHA YETKİ KARGAŞASI

 

 

Güvenli gıda arzının insan yaşamı açısından önemi ortada iken; doğrudan insan sağlığını ilgilendirmesi nedeni ile gelişmiş ülkelerin de hala denetim sistemlerini sorguladığı ve daha mükemmel hale getirmeye çalıştığı açık iken, Ülkemizi yönetenler yetkileri dağıtmakta ve kaos ortamları yaratmakta en ufak bir sakınca görmüyor...

 

5179 sayılı "Gıda Kanunu", gıda denetiminde yetkileri tek elde toplamak üzere hazırlanmaya başlanmış, ancak hükümetin "her konuyu yerele devredelim" hevesinden kendini kurtaramamış ve açık olmayan, çelişkili, birçok anlam yüklenebilecek ifadelerle dolu olarak yayımlanmıştır. İçerdiği "ilgili merci" ifadesi ile her an yetkilerin el değiştirebileceğini açıkça hissettirmiştir

 

Ardından yayımlanan 5216 sayılı "Büyükşehir Belediyesi Kanunu" ve 5393 sayılı "Belediye Kanunu" misyonu tamamlamış; kapsamlarındaki gıda kontrolüne ve işletmelerin sicil ve izinlerine yönelik bazı hükümlerle belediyelerin de gıda denetimi içerisine girmesini sağlamıştır.

 

Bundan sonra "yerele yetki devri" yolu üzerindeki engelleri ayıklamak kolay olmuş; mahkemeler süreci ile çok başlı bir döneme girilmiştir. Çankaya Belediyesi‘nin açtığı dava ve yürütülen mahkeme sonucunda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu verdiği kararla belediyelerin de yetkisini onaylamış, ayrıca denetimlerin hukuki dayanağını oluşturan "Gıda ve Gıda İle Temasta Bulunan Madde ve Malzemelerin Piyasa Gözetimi, Kontrolü ve Denetimi İle İşyeri Sorumluluklarına Dair Yönetmeliğin" yürütmesini durdurmuştur. Mahkeme kararı Ülkemizde gıda güvenliğine yönelik olarak hem Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın hem de belediyelerin yetkili olduğunu ifade etmektedir.

 

 "Gıda güvenliği konusunda tek yetkili Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘dır" söylemi ile "Hantal devlet anlayışı, yerele devir ile çözülecektir" söylemi, tüm görmezden gelme çabalarına rağmen sonunda çakışmıştır.

 

- Ülkemiz insanı ve gıda sektörü bu tür maceralara atılmayacak kadar değerlidir. Gıda sektörü, sorunları göz ardı edilemeyecek derecede önemli, biran önce olumlu gelişmelerin yaşanmasını yıllardır sabırla bekleyen bir sektördür. Tarım alanındaki, ekonomi alanındaki yapısal sorunlar nedeni ile, biri bitmeden diğeri başlayan sorunlar yumağı ile yıllardır mücadele vermektedir. Sektörü yeni bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Yapılacak düzenlemeler daha iyiyi bulmaya yönelik olmalıdır. Yetki kargaşaları ve çekişmelerin fayda getirmediği çok uzun yıllardır bilinmektedir.

 

- Belediyelerin denetime yönelik alet, ekipman, personel eksikleri, alt yapı ve deneyim sorunları bir yana; son derece politik yapılar olmaları nedeniyle birbirleri ile çekişmeleri hiç bitmemektedir.

 

- Gıda üretimi; bölgeye yönelik elektrik, su arzı veya imar gibi yerel bir eylem değildir. Gıda maddeleri üretildiği ilden tüm ülkeye ve hatta tüm dünyaya ulaşmaktadır. Son derece hassas olan hammaddesi zaman zaman başka illerden ve yurt dışından gelmekte, çıkan sorunlarda izlenebilirliğin sağlanması ancak ürünün çiftlikten sofraya adım adım takibi ile mümkün olmaktadır.  Böylesi önemli bir konunun "yerel zihniyet" ile çözülemeyeceği açıktır. Ayrıca, seçim dönemlerinde bulunduğu bölgenin oyunu almak kaygısında olan kişiler, nasıl işletme  kapatacak, nasıl ürün imha edeceklerdir?

 

- Avrupa Birliği müzakereleri öncesinde gerçekleştirilen taramalarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın gıda güvenliğinin sağlanması konusunda tek yetkili otorite olduğu deklare edilmiş, denetimler konusundaki mevzuat uyumsuzluğunun ortadan kaldırılması için yeni düzenlemeler yapılacağı taahhüt edilmiştir. Hatta bu taahhüdün ardından yeni "Gıda Kanunu" çalışmaları başlatılmıştır. Danıştay‘ın verdiği kararla başlayan bu süreç, AB uyum çalışmalarına da aykırı olup, müzakere sürecini olumsuz etkileyecektir.  Avrupa Birliği, uyum sürecinde  güçlü ve tek bir gıda güvenliği otoritesi görmek istemekte ve çiftlikten sofraya tüm süreci kontrol edebilecek bir yapı gerekliliğini önemle vurgulamaktadır.

 

Tüm bu tespitlerin ışığı altında; ülkesel politika anlamında gıda güvenliğinin sağlanmasında yerele yetki devrinden vazgeçilmesini, yapılacak yeni yasal düzenlemelerde yer alacak bilimsel, açık, şeffaf hükümlerle "tavşana kaç, tazıya tut" tavrının ortadan kaldırılmasını ve yetkilerin tek elde toplanmasını talep ediyoruz. Ve uyarıyoruz: Bizler, bu kaos ortamı nedeni ile ortaya çıkacak tüm olumsuzlukların takipçisiyiz, bunları tüketiciler ve kamuoyu ile paylaşmakta kararlıyız. Bu ülkenin, insanlarının ve sanayicisinin hak ettiği düzenlemelerin yapılmasında ise tüm bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmaya hazırız.

 

  

  

R. Petek ATAMAN

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

  

  

  

  

  

Okunma Sayısı: 1019