TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

GIDA KATKI MADDELERİ YÖNETMELİĞİ TASLAĞI İLE İLGİLİ OLARAK BASINLA PAYLAŞILAN DEĞERLENDİRMEMİZİN TAM METİNİ

GIDA KATKI MADDELERİ YÖNETMELİĞİ TASLAĞI İLE İLGİLİ OLARAK BASINLA PAYLAŞILAN DEĞERLENDİRMEMİZİN TAM METİNİ
MERKEZ
Yayına Giriş: 24.04.2013 Son Güncelleme: 24.04.2013

Yönetim Kurulu Başkanımız Petek ATAMAN‘ın  görüşe açılan Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği Taslağı‘nda yer alan ekmekle ilgili hükümlere yönelik olarak basınla paylaştığı değerlendirmenin kısmen yayınlandığı görülmektedir. Yapılan değerlendirme gerçekte ürünlere yönelik değil, sistemin işleyişine yönelik olduğundan; ifade edilmeye çalışılan görüşün net olarak anlaşılması için metnin tümü aşağıda kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

 

Bildiğiniz gibi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği‘ni değiştiren yeni bir taslak gündemde. Aslında beklenen bir konuydu. Çünkü uyum sağlamak üzere ülke taahhüdümüz olan AB Mevzuatında değişiklik olmuştu, eklerde de değişiklikler olacaktı.

Bakıldığında; yapılması öngörülen değişiklik AB mevzuatı ile uyum sağlanmak üzere yapılıyor ve neredeyse tümüyle de uyumlu. Ancak az noktada farklılıklar var. Örneğin: sizin sorunuza konu olan sadece buğday unu, su, maya veya kabartıcı ve tuzdan oluşan ekmeğe katılacak olan katkılar meselesi de bunlardan biri.

Bizim mevzuatımızda 1997 yılından bu tip ekmekte katkı kullanımı son derece kısıtlı. Miktar kısıtı olmayan kimi katkıların kullanımına izin veriliyordu. Son taslakta bu üründe katkı kullanımı tümüyle yasaklanıyor gibi gözüküyor orijinal mevzuatından farklı olarak. Ancak diğer ekmeklerde, ekmek çeşitlerinde böyle bir yasak söz konusu değil. Halen geçerli olan mevzuatta da, yeni taslakta da... Katkı maddeleri tüketicilerin genelde endişe duyduğu maddeler olduğu için bu tavır olumlu gibi algılanıyor. Ancak yapılmaya çalışılan düzenlemeyi işlemesi gereken sistem üzerinden değerlendirmek lazım.

Bir ilke olarak; ülkemizdeki tüketim modelleri, alışkanlıklar dikkate alınarak ekmek de dahil bir gıda maddesinde katkı kullanımında kısıtlamaya gidilebilir. Önemli olan bunun nasıl bir yolla yapıldığı/yapılması gerektiğidir.

Bu karara dayanak oluşturan risk değerlendirmesi raporu var mıdır? Ya da yasaklanması hedeflenen katkı maddelerinin teknolojik ihtiyaç olup olmadığını tespit eden çalışma var mıdır? Böylesi bir yasağa neden olacak raporu ve raporda nelerin tespit edildiğini, bu tespitlerin kimler tarafından yapıldığını ve bu tespitlerle dünden bugüne ne değiştiğini herkesin şeffafça görmesi gerekiyor.  İşte burada hep gündemde olan bir sorun gündeme geliyor. Bizde bu değerlendirmeleri bağımsız bilimsel temelli bir kurul yapmıyor, değerlendirme raporları da kamuya açık değil.   

İşin içine keyfiyet girmemiş olması lazım oysa. Çünkü hal böyle ise şu an için olan değişiklik kimi bakışlara göre olumlu gözükse de, aynı keyfiyetle sonucu olumsuz olacak değişiklikler de yapılabilir gıda güvenliği kriterlerini belirleyen mevzuatta. Nitekim böylesi bir mevzuat değişiklik çalışması de var gündemde. Bu değişiklik taslağını Bakanlık ekmek meselesinde olduğu gibi basın yoluyla tüketicilerle paylaşmadı... İlgili taslakta yıllardır teknolojik olarak koruyucu kullanımına ihtiyaç duyulmamış olan geleneksel ürünümüz salçada şimdi kimi tiplerde koruyucu kullanımı öngörülüyor. Bu konuda teknolojik bir ihtiyaç mı saptandı? Bunu hangi kurul saptadı? Yıllardır bu ihtiyacı görememiş miydik? Bunun raporu nerede? İşte sağlıklı değerlendirme yapabilmek için tüm bunları görmek lazım. Sonuç olarak bizler ilke olarak bilimsel anlamda düzgün çalışacak sistemi savunmak ve bu sistemle oluşturulacak kriterlerin, serbestilerin ve kısıtların doğruluğuna inanmak durumundayız. Aksine bir durum keyfiyet demektir. Keyfiyetin ise savunulacak ve güven duyulacak bir yanı bulunmamaktadır.

Tüketici yıllardır yetkili Bakanlığın izni ile üretilen ekmekleri tükettiği için endişe duymaya başlamıştır.  Bu katkıların bir sağlık sorunu yarattığı için mi yasaklandığı, katkı maddeleriyle ilgili bilgi kirliliği nedeniyle tüketicide oluşan endişeleri ortadan kaldırmak için mi,  yoksa önlenemeyen taklit ve tağşişin bu yolla önlenebileceği varsayımıyla mı yasaklandığını bilmek de tüketicinin hakkıdır.

Diğer yandan, hangi kural getirilirse getirilsin, bu kuralları denetleyecek sistemdeki yetersizlikler giderilmeden usulsüzlükleri tespit etmek ve önlemek mümkün değildir. Yine konu uzmanlarını alandan uzaklaştırarak gıda maddelerinin güvenli üretimini sağlamak da mümkün değildir.

Petek ATAMAN
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı

 

Okunma Sayısı: 2849