TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

GIDA MÜHENDİSLERİ BİR DİLEK TUTTU

GIDA MÜHENDİSLERİ BİR DİLEK TUTTU
MERKEZ
Yayına Giriş: 17.12.2012 Son Güncelleme: 17.12.2012

İzmir ve İstanbul‘da genç meslektaşlarımızın da dilek fenerlerini uçurdukları basın açıklamaları yaptık.

Gıda Mühendisleri Odası olarak, ülke çapında "Gıda Güvenliğinin Sağlanmasında Gıda Mühendislerinin Rolü" temalı etkinlikler gerçekleştireceğimizi duyurmuştuk, bu kapsamda ilk olarak,

15 Aralık 2012 Cumartesi günü; 250 kişilik bir katılımla 17:30‘da İzmir‘de Gündoğdu Meydanı‘nda, 150 kişilik bir katılımla 19:30‘da İstanbul‘da Beşiktaş Meydanı‘nda, genç meslektaşlarımızın da dilek fenerlerini uçurdukları basın açıklamaları yaptık.

29 Aralık 2012 tarihinde Bursa, Konya, Adana, Mersin ve Antalya illerinde, son olarak da 14 Ocak 2013 tarihinde tüm üyelerimize birlikte Ankara‘da buluşmak dileğiyle...

Etkinliğe katılarak destek veren tüm üyelerimize, meslektaşlarımıza ve ailelerine teşekkür ederiz...

 

KAMUOYUNA DUYURULUR

15.12.2012

Ülkemizde gıdaların tarladan / çiftlikten sofraya kadar halkımıza güvenli olarak arzından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sorumludur. Bunu sağlamak için tarlada Ziraat Mühendisi‘nin, çiftlikte Veteriner Hekim‘in; gıda üretiminde ise Gıda Mühendisi‘nin var olması ve gerekli denetimi sağlaması büyük önem taşımaktadır.

Bu amaçla, tarla ve çiftlikte görev yapan ve kamu bütçesinden ücretlendirilen tarım danışmanları için olduğu gibi;  gıda işletmelerinin sayıca % 80‘ini oluşturan küçük işletmelerde de gıda danışmanlarının bulunması sağlanmalıdır. Bilinçsiz kullanılan tarım ilaçları ve veteriner ilaçları nasıl risk etmeni ise; bilinçsiz kullanılan katkı maddeleri ve teknolojiler de insan sağlığı açısından risktir. Bilgi çağında; bilgiden uzak üretimin,  işçilere verilen 3 saatlik hijyen eğitimiyle yetinmenin savunulacak yanı yoktur.

Küçük işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak gıda mühendisi bulunması sağlanmalıdır. Bu konuda yapılacak çalışmalar ile elde edilecek olumlu sonuçlar her ne kadar ilave bir bütçe yükü getirecek gibi görünse de; aslında uzun vadede sağlık harcamalarına ayrılan kaynakları azaltacak ve tasarruf olarak karşımıza çıkacaktır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı "gıda" ile ilgili sorun alanlarında çözüme yönelik adımları atmamaktadır.

Gıda denetimlerinde görev alacak personel, sayıca ve mesleki temsiliyet anlamında yetersiz olduğu için; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nın altyapısı etkin denetim sağlamaya yönelik olarak geliştirilememekte, uzun soluklu ve planlı istihdam politikası oluşturulamamaktadır.

500 000 gıda üretim/satış noktasının denetimi 4600 kişi ile yapılmaya çalışılmakta; Bu kişilerin de sadece % 25‘i Gıda Mühendislerinden oluşmaktadır. Bunun sonucunda; Bakanlık bünyesinde eğitimi gıda ile ilgili yetki taşımaya uygun olmayan pek çok kişi alanı dışında çalışmaya itilmektedir.  Örneğin, köyde hizmet vermek amacıyla özel olarak istihdam edilen kişiler gıda denetçisi açığını kapatmak için köyden uzaklaştırılmakta ve aslında gıda denetçilerinin yapması gereken görevleri üstlenmek zorunda bırakılmaktadırlar. Bu koşullarda; kamuda yeterli gıda mühendisi istihdamı sağlanmadığı için gıda denetimleri yetersiz yapılmakta ve gıda güvenliği sağlanamamaktadır.  

Diğer yandan; bilgi kirliliği ve kaos ortamı önlenememektedir. Konuyla ilgisi olmayan kişiler her gün basında boy göstererek temel gıda maddeleri ve ürünleri konusunda halkı yanıltan, gerçek tehlikelerden uzaklaştırarak yapay gündemler yaratan açıklamalar yapmaktadır. Ülkemizde gıda konusunda risk değerlendirme ve iletişimini sağlayacak bağımsız, bilimsel bir kurum bulunmamakta; bu durum bilgi kirliliğinin zararının çok daha fazla olmasına neden olmaktadır.

Son dönemde bilimsel gereklere ve ülke gerçeklerine göre değil sadece sübjektif nedenlerle üniversiteler açılması, sonuçları itibariyle kolay çözülemeyecek sorunlar ve tahribatlar yaratmaktadır. Altyapısı hazırlanmadan açılan üniversite, fakülte ve bölümlerce verilen eğitimin kalitesi de başlıca tartışma konusunu oluşturmaktadır. Toplumun tüm kesimlerinde eğitim-öğretimde kalite birliğinin yakalanamadığı kabul görmüş bir gerçek iken, gerekli koşullar oluşmadan, değerlendirme yapılmadan yeni bölümlerin açılmasının nesnel bir dayanağı bulunmamaktadır. Öğretim elemanı, binası, laboratuarı olmadan açılan üniversite ve fakülteler de alınan eğitim-öğretim kalitesini tartışmalı hale getirmektedir.

Tüm bu olumsuz şartların doğurduğu doğal bir sonuç olarak ülkemizde gıda güvenliği, olması gereken şartlarda sağlanamamakta ve bu durum da halk sağlığını tehdit etmektedir.

Konusunda daima kamu yararına, bağımsız, bilimsel ve objektif bir duruş sergileyen TMMOB ve odaları yeni hazırlanan yasa değişiklikleri ile etkisiz ve güçsüz hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Bizler, Gıda Mühendisleri Odası olarak;

11 Haziran 2009 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında "Gıda Bakanlığı Sözde Kalmamalıdır..." diyerek; gıdaya gereken önemin verilmesini talep etmiştik.

11 Nisan 2010 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında "Gıda İşletmelerinde Mühendis Yoksa, Halk Sağlığı Tehdit Altındadır!.." diyerek "Tüm gıda işletmelerinin eksiksiz bir biçimde teknik eleman çalıştırma zorunluluğuna tabi tutulması, 20 BG ve beş kişiden daha az kapasiteye sahip işyerlerinde görev yapacak, işin nevine göre konusuyla ilgili lisans eğitimi almış personelin yetkilendirilmiş denetçi niteliğiyle kamu adına çalışması ve bir anlamda denetim yapması, hizmetinin karşılığı olan ücret ve sosyal güvenlik primlerinin ise tarım bütçesine konulacak ödenek ile karşılanması ile mümkündür." İddiasında bulunmuştuk.   

6 Haziran 2010 tarihinde "Halk Sağlığı Tehdit Altında, İşsizlik Artıyor" diyerek küçük işletmelerde uzman varlığının önemini vurgulamış  "Günde 20 ton süt işleyen veya günde 8 bin adet ekmek üreten işletmeler, mikro işletmeler değildirler. Bunlar, halk ve tüketici sağlığı açısından büyük riskler yaratabilecek ölçüde üretim gücüne sahiptirler. Bu riskler, kısa vadede gıda zehirlenmesi olabileceği gibi, uzun vadede toksik ve kanserojen etkiler de olabilecektir." diyerek konunun önemine dikkat çekmiştik.                                                                         

Ülke çapında üniversitelerle yaptığımız toplantıların sonuncusunda; (25-26 Mayıs 2012 tarihinde) ülkemizin dört bir yanından 29 üniversiteden 48 akademisyen ile birlikte "Bakanlık‘ta görev yapan Gıda Mühendisi sayısı son derece yetersizdir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nın güvenli gıda arzı için resmi denetimleri hızlı ve etkin bir biçimde yürütebileceği yapıya kavuşturulması, özellikle de kadrosundaki resmi denetçi eksikliğinin nitelik ve nicelik olarak giderilmesi, meslekler arasındaki oransızlığın yok edilmesi gerekmektedir.", "Güvenli gıda arzının sağlanması için "Gıda Danışmanlığı" sistemi biran evvel yürürlüğe konmalı,  gıda güvenliği sorunu yoğun olan KOBİ‘lerle mühendislerin buluşması yoluyla uzmanlık alanları doğrultusunda sisteme katkı vermeleri sağlanmalıdır." demiştik.

Ayrıca "Sağlık Bakanlığı; başta sular ve tıbbi gıdalar olmak üzere gıda güvenliği ve halk sağlığı ile ilgili birçok sorumluluğu taşımaya devam etmektedir. Buna karşın Bakanlığın yeniden yapılanmasında Gıda Mühendisleri de dâhil olmak üzere ilgili birçok mühendislik grubu Bakanlık kadrolarından uzaklaştırılmaktadır. Gıda güvenliğine yönelik sorumlulukların taşınmasında ilgili mesleklerden faydalanılması bir görev olarak değerlendirilmelidir." demiştik. 

22 Ekim 2010 tarihinde "Ülkemizde mevcut Gıda Mühendisliği bölümü sayı ve kontenjanları ülke gereksinimlerinin üzerinde olduğu halde yeni Gıda Mühendisliği bölümleri açılmakta, mevcut kontenjanları arttırılmakta ve çok sayıda ikinci eğitim programı açılmaktadır. Ülke gerçekleri ile uyuşmayan, eğitimin kalitesini olumsuz etkileyen ve işsiz mühendisler oluşturmaya zemin hazırlayan bu uygulamaya bir an önce son verilmelidir" demiştik. Oysa şu anda ikinci öğretim dahil 68 bölümde 3700 gıda mühendisi yetiştirilmektedir.

Üniversitelerle yaptığımız toplantıların ilkinde ise (22-23 Ekim 2010 tarihinde), "Gıda denetimlerinin kamu eliyle yapılması bir zorunluluktur. Etkin gıda denetimlerinin yapılabilmesi için gıda güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘na yeterli sayıda Gıda Mühendisi istihdamı sağlanmalıdır. Gıda güvenliğine ayrılmayan kaynaklar, sağlık giderlerine ayrılmak zorunda kalınmaktadır" demiştik.

Görünen o ki bugün geldiğimiz noktada; sözlü temaslar, yazışmalar ve basın açıklamaları bizleri bir adım bile ileri taşımamış aksine giderek kötüleşen bir tablonun içine hapsetmiştir. Bakanlığın adının Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığı olarak değiştirilmesi ile başlayan ve gıda güvenliğinde yeni dönem olarak sunulan süreçte ortaya çıkan ve ne yazık ki yıllardan beri hiç değişmeyen bu tablo yapılan kimi olumlu girişimleri de gölgede bırakmıştır.

Bakanlık yaptığı çalışmalarla gıda işletmelerinin denetimini özel sektöre devretmeye hazırlanmaktadır. Gıda güvenliğinin sağlanması, gıdaya erişebilirlik ve bu konudaki etkin denetimler kamu eliyle yapılmalıdır. Gıda güvenliği denetimleri özel sektöre terk edilmemelidir.

Bizler yıllar boyunca aynı sorunları dile getirip, aynı konularda konuşmak istemiyoruz; verilen sözlerin tutulmasını ve gecikmiş adımların atılmasını talep ediyoruz.

Odalarımızı ve üst birimimiz TMMOB‘u etkisizleştirmeye yönelik olarak kapalı kapılar ardında yapılmak istenen yasa değişikliklerini kabul etmeyeceğiz.

Bizler bugün burada on binlerce Gıda Mühendisinin sesi olarak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından gıda konusunda yeni bir dönemin başladığını ve kamuda gıda mühendisi istihdamının artırılacağına yönelik sözlerinin arkasında durmalarını istiyoruz. Bu amaçla,  gıda mühendisi istihdam etmeye yönelik kadroların biran evvel açılmasını, kamu eliyle etkin denetimin sağlanmasını ve küçük işletmelerdeki gıda güvenliği boşluğuna çözüm olacak gıda danışmanlığı sisteminin hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

 

 

Okunma Sayısı: 915