TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞINDAN `GIDA`YI ATTIK ŞİMDİ NE OLACAK

MERKEZ
Yayına Giriş: 10.09.2018 Son Güncelleme: 10.09.2018

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından "Gıda"yı attık, şimdi ne olacak?
Ülkemizde hali hazırda gıda güvenliği, gıda kalitesi, gıda hijyeni gibi sağlık etmenlerinin yeterli seviyede olmadığı ne yazık ki hepimizin bildiği bir gerçek. Bu koşullarda, üstelik sağlıklı beslenme ve gıda konusu üzerine yazılı ve görsel basında bu denli bilgi kirliliği var olmasına karşın bakanlığın isminden ‘Gıda`nın çıkarılması biz gıda mühendislerinde kaygılar yarattı. Meslek etiği ve meslek örgütümüzün sorumluluğu gereği bu kaygılarımızı kamuoyuyla paylaşmak istedik.
Bilindiği gibi, 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. Ardından Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı` ile ‘Orman Bakanlığı`, ‘Tarım ve Orman Bakanlığı` adı altında birleştirildi. İsim değişikliğinin yanı sıra bakanlığın görev ve yetkilerinde de değişikliğe gidildi.
Yeni dönemde eskiden olduğu gibi bakan ve ekibi kendi kadrosunu oluşturamayacak, uygulayacağı politikayı belirleyemeyecek. Bu dönemde müsteşar olmayacak. Bakan yardımcısından ilçe müdürüne kadar, genel müdürlerden daire başkanlarına kadar hepsi Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenecek.
Yeni sistemde Tarım ve Orman Bakanının nasıl bir kadro ile nasıl bir politika uygulayacağına karar verme yetkisi ortadan kalktı. Cumhurbaşkanlığı tarafından kendisine verilecek kadro ile yine onun tarafından belirlenen politikayı uygulayacak. Örneğin Cumhurbaşkanı tarım konusuna önem verir, üretim odaklı bir politika uygulanmasını isterse, Türkiye üretime odaklanır. İthalata dayalı politika isterse, bugün olduğu gibi ithalat yani iğneden ipliğe her şeyde dışa bağımlılık devam edecek.
Bir başka yenilik ise Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkındaki 1 No`lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, 10 Temmuz 2018 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanması oldu. Kararnamenin 20`inci maddesine göre Cumhurbaşkanlığı bünyesinde 9 Politika Kurulu oluşturuldu. Kararnameye göre, tüm kurulların başkanı Cumhurbaşkanı olacak. Kurullar en az üç üyeden oluşacak. Kurul üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Cumhurbaşkanı kurul üyelerinden birini başkanvekili olarak görevlendirecek. Kurullar, alanlarında doğrudan Cumhurbaşkanı ile çalışacak ve Cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getirecek. Yani tam anlamıyla sadece tek bir kişiye, Cumhurbaşkanına bağımlı olacak ve onun direktifleri doğrultusunda çalışacak bu kurullar.
"Kararnameye göre oluşturulan tüm kurullar; Cumhurbaşkanınca alınacak kararlar ve oluşturulacak politikalarla ilgili öneriler geliştirecek. Geliştirilen politika ve strateji önerilerinden Cumhurbaşkanınca uygun görülenler hakkında gerekli çalışmaları yapacak, küresel rekabetin getirdiği ani değişimlere karşı strateji ve politika önerileri geliştirecek.
"Kurullar yapılan çalışmalarla ilgili Cumhurbaşkanına rapor sunacak.
"Cumhurbaşkanı, programına uygunluk açısından, bakanlıklar ile kurum ve kuruluşların uygulamalarını izleyecek. Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, sivil toplum ve sektör temsilcileri, alanında uzman kişiler ve ilgili diğer ilgililerin davet edilmesi suretiyle genişletilmiş kurul toplantıları gerçekleştirilecek.
"Her Kurulun sekretarya hizmetleri Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı tarafından yerine getirilecek.
"Kurulların giderleri için her yıl Cumhurbaşkanlığı bütçesine yeterli ödenek konulacak. Cumhurbaşkanlığına bağlı kurulların üyelerine, (100.000) gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay ek ödeme yapılabilecek.
"Bu ek ödemede, yapılacak işin niteliği, çalışma süresi ve üstlenilen görev dikkate alınarak her bir üye için farklı tutarlar belirlenebilecek. Bu ödemeler hakkında aylıklara ilişkin hükümler uygulanacak ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacak. Bu ödeme, ilgili mevzuat uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ödemesi, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak." (alıntılar: 10.07.2018 tarihli Türkiye Gazetesi ve İrfan Donat, Bloomberg HT Tarım Editörü)
Ödeme ile ilgili bölüm de istismara açık bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Kurul Üyelerinin alacağı ücretler de tamamen yine Cumhurbaşkanı insiyatifiyle belirleniyor. Ödemeler için bir üst sınır konulmuyor. Bütçeye "yeterli" ödenek konulacak, denilerek istismara açık bir durum yaratılıyor.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanına doğrudan bağlı olacak olan bu kurullardan biri de ‘Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu`. Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Gıda Politikalarını belirlerken, Tarım ve Orman Bakanlığı da icracı Bakanlık olarak bu Kuruldan gelen politikaları yerine getirecek.
Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ne yapacak?
Kararnameye göre, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulunun gıdayla ilgili görev ve yetkileri şöyle:
"Sağlık sisteminin geliştirilmesi amacıyla politika önerileri geliştirmek, gıda sağlığı ve güvenliği konusunda araştırmalar yapmak, risk analizi yaparak gıda sağlığının korunması için politika önerileri geliştirmek,
"Bitkisel ve hayvansal ürün arzının, ürün kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri geliştirmek,
"Su kaynaklarının etkin kullanılması, su israfının önlenmesine yönelik araştırmalar yaparak politika önerilerinde bulunmak,
"Sağlık ve gıdayla ilgili olarak üretim ve tüketim alışkanlıklarını iyileştirmek için araştırmalar yapmak,
"Tarım ve hayvancılıkta yerli gen kaynaklarımızın korunması, ıslahı ve çeşitlendirilmesi için araştırmalar yapmak ve politika önerileri oluşturmak, destekleme politikaları geliştirmek,
"Biyogüvenlik alanında politika ve stratejilerin geliştirilmesini, uygulamanın izlenmesini sağlamak."
Kurulun görevlerine baktığımızda çok genel ifadeler olduğunu görüyoruz. "Halk sağlığının korunması, güvence altına alınması" ya da "halkın ucuz, sağlıklı, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasının sağlanması" gibi temel kavramları göremiyoruz. Bunun yerine hiçbir anlamı olmayan "gıda sağlığı" diye bir kavramla karşılaşıyoruz. Gıdanın sağlığı olmaz, insanın sağlığı olur. Gıdalar insan sağlığına uygun olmak zorundadır. Kaldı ki, hayvan için üretilen yemler de hayvan sağlığına uygun olmalıdır. Hatta bitki gıdası saymamız gereken gübrelerin de bitki sağlığına uygun olması gerekir.
Türkiye`nin tarımda çalışan bir kişisi, ancak tarım dışında çalışan iki kişiyi zar zor besleyebilmektedir. Kaldı ki bizdeki beslenmeye gerçek anlamda beslenme denemez. Çünkü Halkımız özellikle protein bakımından yetersiz beslenmektedir. Yani tarımımızın verimi, Avrupa Birliği (AB)`dekinin sekizde ya da onda biri kadardır. Bu rakamlar, tarım faciamızın dehşetini göstermeye yeter, sanıyoruz. Ancak buna rağmen, yerli kaynaklarımızın kullanımı, yerli üreticimizin modern üretim yapabilecek şekilde desteklenmesi de Kurul`un görevleri arasında sayılmamış.
Geçtiğimiz günlerde Et ve Süt Kurumu tarafından Brezilya`dan kurbanlık olarak getirilen yaklaşık 4 bin büyükbaş hayvanda şarbon hastalığı tespit edildi. Buradan yayılan hastalık ne yazık ki, ülkemizin farklı bölgelerinde görülmeye-yayılmaya devam ediyor. Bu durum ithalat sırasında yapılması gereken kontrollerin yapılmadığını açıkça gösteriyor. Bu sorunun en önemli sebebinin ette uygulanan dışa bağımlı politikalardır. Gıda, tarım ve hayvancılıkta ithalatın gittikçe artmasına, dışa bağımlı hale gelmemize yönelik bir çözüm-hedef de göremiyoruz, bu görevler arasında.
Kurul`un görevleri arasında gerek yurtiçi gerekse yurtdışından temin edilen gıda maddelerinin, canlı hayvanların kontrollerinin etkin yapılması konusunda bir madde göremiyoruz. En önemli eksik olan kontrolör-denetçi personel eksikliğini gidermeye yönelik bir görev ya da hedef göremiyoruz.
Ülkemizde artan gıda zehirlenmelerine, etten süte, baldan zeytinyağına, takviye edici gıdalara kadar envai çeşit gıdada yapılan sahtekârlıklara ve bu sahtekârlıklarla mücadeleye dair önüne hiçbir görev konulmuyor Kurulun.
Yine Biyogüvenlik alanında politika üretmekten bahsediliyor. Ancak geçtiğimiz aylarda Biyogüvenlik Kurulu ortadan kaldırıldı. Bu durum, önümüzdeki günlerde Kurul`un GDO`lu ürünlerin sofralarımıza gelmesinin önünü açacağına işaret ediyor.
Bütün bunlara ilaveten diğer kurullar gibi Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu da tek bir kişiye bağımlı ve onun insiyatifinde politikalar üreten bir kurul olacak. Kurulun başkanı olarak Cumhurbaşkanı, kadroların ve politikanın belirlenmesinde ve uygulanmasında tek yetkili olacak. Bu da Kurulun tarafsız, bağımsız, halktan yana, halk sağlığını koruyan, güvenceye alan politikalar yaratması önünde bir engel olacaktır.
Önümüzdeki günlerde gıda zehirlenmeleri, hastalıklı etler, nişastalı peynirlerin gibi gıdada sahtekârlığın daha da artacağından endişe duyuyoruz.

Odamız Ana Yönetmeliğinde, Oda`nın amaçları bölümünde şöyle der:
"Toplumun gıda güvencesini ve güvenli gıdaya erişmesini sağlamak üzere her türlü girişimde bulunmak, çalışma yapmak ve politikalara yön vermek, Ülke, toplum ve üyelerin yararları doğrultusunda, yurdun doğal kaynaklarının işletilmesini, üretimin ve kalitenin arttırılmasını, gıda sanayinin ulusal çıkarlara uygun yönde gerçekleşmesini ve mesleğin gelişmesini sağlamak amacıyla gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve önerilerde bulunmak,
"Toplumun gıda güvencesini ve güvenli gıdaya erişmesini sağlamak üzere her türlü girişimde bulunmak, çalışma yapmak ve politikalara yön vermek (…)"
İşte bu yüzden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından Gıda`nın çıkarılmasının önümüzdeki günlerde halk sağlığı ve gıda güvenliği konusunda zaten var olan sorunları daha da büyüteceğinden endişe duyduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak ve uyarmak isteriz. 10.09.2018

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
Kocaeli Temsilcisi
Sema KOPAL

 

Okunma Sayısı: 349