TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

GIDA TARIM VE ORMAN ALANINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ İLE İLGİLİ TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASININ GÖRÜŞLERİ

GIDA TARIM VE ORMAN ALANINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ İLE İLGİLİ TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASININ GÖRÜŞLERİ
MERKEZ
Yayına Giriş: 28.07.2020 Son Güncelleme: 28.07.2020

 

Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İlgili TMMOB Gıda Mühendisleri Odası`nın Görüşleri

 

24.06.2020 tarihinde TBMM Başkanlığı`na verilen gıda, tarım ve orman alanında yürürlükte olan kimi kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi geçtiğimiz günlerde TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu`nda kabul edilerek Genel Kurul`da görüşülmek üzere beklemektedir. 34 maddeden oluşan torba yasa teklifinin yalnızca 4 maddesi 5996 Sayılı Kanun ile ilgilidir.

Gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korunması açısından taklit – tağşişin ve gıdada bilgi kirliliğine neden olan, aynı zamanda tüketiciyi yanlış yönlendiren yanıltıcı yayın yapılmasının etkin bir biçimde önlenmesi gerekliliği TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak bizlerin de uzun zamandır dile getirdiği konulardır. Genel olarak, bu eksikliğin giderilmesi amacıyla bir yasa çalışması yapılmasını olumlu buluyoruz.

Bununla birlikte, yapılan çalışmanın amacına ulaşabilmesi açısından üzerinde durulması gereken önemli noktalar olduğu görülmektedir. Bu noktalar şu şekildedir:

Gıda güvenliği ve gıda güvenilirliğini ilgilendiren yasa teklifinin bütünsel olarak ele alınmaması ve hazırlık aşamalarında ilgili meslek odalarından ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin katılımı sağlanmadan hazırlanmış olması eksikliktir.

Diğer taraftan,  son yıllarda TBMM`nin sıklıkla başvurduğu "torba yasa tasarıları" yasa yapma tekniği açısından var olan sorunun çözülmesine hizmet etmekten çok, zamanla karmaşık sorunların  yaşanmasına yol açmaktadır. Diğer torba yasalarda olduğu gibi, söz konusu yasa teklifinde de ilgisiz pek çok konunun bir arada ele alınması; gıda güvenliği gibi yaşamsal bir öneme sahip konunun kendisiyle ilgisi olan ya da olmayan pek çok yasal düzenlemeyi içeren başlık ve alt başlıklar arasında sıkıştırılarak düzenlenmeye çalışılması, zaman içerisinde bu düzenlemeye ulaşmak isteyenlerin sıkıntı yaşaması ve sürece etkili bir çözümün sunulamayacağıyla ilgili kaygılarımızı artırmaktadır.

Yasa teklifinin 28. Maddesinde 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 3. Maddesinin birinci fıkrasına 79`uncu bent olarak yanıltıcı yayın tanımlamasıyla "her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar" maddesi eklenmiştir.

Teklifin 29. Maddesinde konuyla ilgili olarak 5996 sayılı kanunun 24. Maddesine 5. Fıkra eklenerek "Gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda yanıltıcı yayın yapılamaz" hükmü getirilerek yanıltıcı yayınların yasaklanacağı, 30`uncu maddede ise 5996 sayılı yasanın 40. Maddesine "r" bendi eklenerek "…yanıltıcı yayın yapan kişilere yirmi bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir" ifadesiyle bunu yapanların cezalandırılacağı anlaşılmaktadır.

Kamuoyunda bilinenin aksine, gıda güvenliği konusunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak, tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, gerçeğe aykırı yanıltıcı yayınların hangisi olduğuyla ilgili kararı bilime dayalı biçimde verecek bir bilimsel kurulun yasal düzenleme içerisinde yer almadığını önemle vurgulamak isteriz. Tarım ve Orman Bakanı`nın vermiş olduğu demeçlerden yola çıkarak böyle bir kurulun yasal düzenlemede yer alacağı düşüncesi hakim olmuş fakat torba yasa tasarısı içinde böylesine bir oluşuma yer verilmemiştir. Yetkililerle yapılan görüşmelerde oluşturulacak bir bilimsel kurulun 5996 sayılı yasanın 43. Maddesinde ifade edilen "Komisyonlar ve ilgili kuruluşlarla işbirliği" çerçevesinde ele alınması gereken bir konu olduğu söylenmektedir.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak yıllardır yapmış olduğumuz bilimsel, mesleki ve teknik kongre, sempozyum, panel, çalıştay, konferans, söyleşi ve seminerlerimizde gıdada bilgi kirliliği gündem yapılmış, açılış konuşmalarımızın, oturumlarda yapılan sunumlarımızın konu başlığı olmuş ve sonuç bildirgelerimize, basın açıklamalarımıza yansıyarak kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Geçen yıl düzenlenen 3. Tarım Şurası`nın yerel ayakları dahil olmak üzere yapılan hazırlık toplantılarına katılarak konuyla ilgili Gıda Mühendisleri Odası`nın görüşü, dosya halinde teslim edilmiş, raporlara geçmiş ve sonuç bildirgesine de yansımıştır. Tarım şurasının çıktısı olan bu sonuç bildirgesinde gıdada bilgi kirliliğine yol açan yanıltıcı yayınlarla ilgili bir yasal düzenleme yapılması ve cezai yaptırım şartının olması genel kabul görmüş ve somut olarak ortaya çıkmıştır.

Gelinen noktada, yukarıda yaptığımız eleştiri hakkımızı saklı tutmak kaydıyla bir torba yasa tasarısı içinde yapılan düzenlemeyle konunun ele alınması sevindirici olmakla birlikte kimi endişeleri de beraberinde getirmiştir. Yasa taslağında neyin yanıltıcı yayın olduğuna karar verecek olan kurulda temsiliyetin nasıl olacağı ve kurulun bağımsızlığının nasıl sağlanacağı net değildir. Bu konudaki kaygıları gidermek ve düzenlenecek oluşuma güven sağlamak için, yanıltıcı yayının değerlendirme süreci hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlanmalı ve bilimsel içerikli yayınların, ilgili meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerinin önünü kesecek sansür boyutuna ulaştırılmamalıdır.   Unutulmamalıdır ki şu an var olan bilgi kirliliği ortamının tek nedeni yasal düzenleme eksikliği değil; topluma sürekli ve bilimsel temelli bilgi aktaran, toplum nezdinde güvenilirliği olan bir kurum veya kurulun yokluğudur. Kamuoyunda yaratılan bu kaygının aşılabilmesi için düzenlenen taslak metinde yer almamakla birlikte, 5996 sayılı yasanın 43. Maddesi uyarınca kurulması planlanan, adı "bilimsel kurul" olan yapının fiilen "sansür" kuruluna evrilmesine yönelik endişeler giderilmelidir.  Yasal temeli olmayan bilimsel danışma kurulunun sorunlara çözüm olması beklenemez.

Üniversitelerin Gıda Mühendisliği Bölümleri başta olmak üzere, konuyla ilgili fakülte ve bölümler ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının temsiliyetinin sağlandığı demokratik, bağımsız ve tarafsız bir Gıda Bilim Kurulu ( veya Gıda Güvenliği Kurulu ) oluşturulmalıdır. Bu kurulun bağımsız bir kurul olacağı, bilim insanları ve kamu kurumu niteliğindeki kurumların temsilcilerinden oluşacağı yasada açıkça yer almalı;  çalışma esas ve usullerini belirleyecek olan yönetmelik hükümleri ise katılımcı bir biçimde ilgili kesimlerle toplantılar halinde düzenlenmelidir.  Böylesi bir düzenleme ile kurula sadece yayın inceleme yetkisi verilmemeli, aynı zamanda gıda güvenliğine ilişkin güncel ve olası bütün riskleri değerlendirmesi yanında, gıda mevzuatı ve politikalarına yönelik öneriler sunması sağlanmalıdır.

Aksi taktirde medya kuruluşları herhangi bir ceza ile karşılaşmaları endişesi ile oto sansür uygulayarak bilimsel, tüketici için faydalı yayınlardan dahi uzak durabilecektir. Medya üzerindeki baskının neden olabildiği oto sansür uygulamalarına her gün rastlamaktayız.

Yasa teklifinin 30`uncu maddesinde yer aldığı şekliyle taklit ve tağşiş edilmiş gıdalar, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdalardan ayrı olarak değerlendirilmiş ve bunu yapanlara karşı daha hafif cezalar düzenlenmiştir. Taklit bir ürünü hiç olmadığı bir ürünmüş gibi sunmak, tağşiş ise bir gıda maddesinin temel özelliğini veren bir ögeyi çıkartarak, yerine aynı değeri taşımayan bir ögenin eklenmesi ve bu yolla ilgili gıdayı daha değersiz bir şeyle karıştırmak ve saflığını bozmak anlamlarını taşımaktadır. Bala şeker katmak,  peynir yapımında sütten kendi yağını uzaklaştırarak bitkisel yağ kullanmak ve bu ürünleri gerçeği gibi pazarlamak en çok karşılaşılan tağşişler içerisindedir.  Çoğu zaman gıdada taklidin tüketiciyi sadece maddi yönden zarara uğrattığı düşünülürken, aslında büyük bir usulsüzlük olduğu gözden kaçırılmaktadır. Bu usulsüzlüğü yapan bir kurumun tağşişi yaparken insan hayatını ve sağlığını tehlikeye sokmayacağını düşünmek yanlış bir yaklaşım olacaktır. Her bir tağşiş olayı aynı zamanda en az bir gıda güvenliği riskine temel oluşturmaktadır. Dolayısıyla yapılacak olan yasal düzenlemenin kendisiyle de çelişmemesi için taklit ve tağşişin düzenlemedeki otuzuncu maddenin "a" bendinde olduğu gibi değerlendirilerek yaptırım getirilmesi gerekmektedir.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak, gıda ile ilgili tüm süreçlerde gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik denetimlerle ilgili yetersizliklerin giderilmesi (başta Gıda Mühendisleri olmak üzere ilgili mesleklerin istihdamının sağlanması, yetkilendirilmiş gıda danışmanlığı projesinin hayata geçirilmesi ve yeterli sıklıkta denetimin yapılması), risk değerlendirme ile ilgili Daire Başkanlığı` nın Bakanlığın bir birimi olmaktan çıkarılarak, AB ülkelerinde olduğu gibi bağımsız ve özerk bir yapıya kavuşturulması, Gıda ile ilgili bileşenlerden (Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler, Sektör vd.) "Gıda Güvenliği Kurulu" veya "Gıda Bilim Kurulu" oluşturulması, dahası, gıdaya ilişkin konulara odaklanan ayrı bir Gıda Bakanlığı kurulması noktasında çözülemeyen sorunların süregeldiği değerlendirilmektedir.

Hazırlanan bu ve benzeri yasal düzenlemelerle ilgili olarak, konunun uzmanı olan, doğrudan bu konuyla ilgili çalışmaları bulunan ve aynı zamanda her türlü çıkar ilişkisinden uzak olan başta TMMOB Gıda Mühendisleri Odası gibi meslek kuruluşlarının bilgi, birikim, deneyim görüş ve önerilerinden yararlanılması ve değerlendirilmesi gerektiği inancıyla, yasa tasarısının TBMM Genel Kuruluna gelmeden önce ihtisas komisyon ve alt komisyonlarında görüşülürken ifade edilen tüm konuların takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu 

Okunma Sayısı: 2515