KAMUOYUNUN DOĞRU BİLGİLENDİRİLMESİ ANAYASAL BİR HAKTIR SAVCILIK SORUŞTURMALARI VE MAHKEME SÜREÇLERİYLE BİLİMSEL HİÇBİR GERÇEKLİK GÖRMEZDEN GETİRİLMEYE ÇALIŞILAMAZ
Kamuoyunun Doğru Bilgilendirilmesi Anayasal Bir Haktır
Savcılık Soruşturmaları ve Mahkeme Süreçleriyle Bilimsel Hiçbir Gerçeklik Görmezden Getirilmeye Çalışılamaz
10.01.2019
Odamız üyesi meslektaşımız Dr. Bülent Şık`ın Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan "Türkiye‘yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi!" başlıklı yazı dizisi nedeniyle Sağlık Bakanlığı‘nın şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma sonrasında "yasaklanan gizli bilgileri açıklama (TCK 258)", "yasaklanan gizli bilgileri temin etme (TCK 334)" ve "göreve ilişkin sırrı açıklama (TCK 336)" suçlamalarıyla 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Yapılmış bilimsel bir çalışmanın halk sağlığı ve gıda güvenliği anlamında kamuoyu ile paylaşılması sonrasında başlatılan bu süreç kabul edilemez. Savcılık soruşturmaları ve mahkeme süreçleriyle bilimsel hiçbir gerçeklik görmezden getirilmeye çalışılamaz.
Kamuoyunun doğru bilgi alması Anayasal bir haktır. Çalışmayı yapan bir akademisyenin elde ettiği sonuçları kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi anlamında basın aracılığıyla paylaşmasına "suç işleme" olarak bakmak çağdaş, demokratik ve sosyal bir hukuk devletinde olmayacak bir anlayıştır.
Davaya konu yazı dizisindeki çalışma, 2011-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı‘na bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çeşitli üniversitelerden bilim insanları ve bakanlık personelinin katkıları ile yürütülmüştür. Amaç Türkiye‘de kanser vakalarının en fazla görüldüğü bölgeler olan Kocaeli (Dil ovası) ile Ergene Nehri Havzası`nda yer alan Edirne, Kırklareli Tekirdağ illeri ile Antalya ili çevresel ortamlarında bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmekti.
Bu araştırmanın sonucunda yapılması gereken, çalışma içerisinde yer alan bir akademisyenin kamuoyunu bilgilendirdiği için yargılamak değil, kanser vakalarının sık görüldüğü yerlerde toprak, hava, su ve gıdaların ne ölçüde kirli olduğunu belirlemeye yönelik çalışmalardan elde edilen bulguları yan yana getirerek durumun ne olduğu ve ne yapılacağı sorusuna yanıt aramaktır.
Sonuçları açısından milyonlarca insanı ilgilendiren bir halk sağlığı konusunda Sağlık Bakanlığı tarafından önlem almak amacıyla bir ara rapor yazılmadığı gibi, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimleri uyaracak herhangi bir girişimde de bulunulmamıştır.
Kamusal sorumluluğu olan bu kurum ve kuruluşların yaptıkları çalışmaların sonuçlarını halka açıklamaları, halk sağlığını koruyucu çalışmaları yapmaları, gereken önlemleri almaları kamusal ve hukuki bir zorunluluktur. Esas yargılanması gerekenler bu yaşamsal konu hakkında bilgi sahibi olup görevini yerine getirmeyenlerdir.
Savcılık soruşturma sürecinde ifade ettiğimiz gibi dava sürecinde de hatırlatmak isteriz ki; halk sağlığı ve gıda güvenliğini ilgilendiren her konuda, toplumun doğru bilgilendirilmesi için asla bilimin ışığından ayrılmayacak olan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, bugün olduğu gibi her zaman halkımızın, bilimin ve üyelerinin yanında olacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU