TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

KİRLİ SULAR HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR

MERKEZ
Yayına Giriş: 29.08.2008 Son Güncelleme: 29.08.2008

29.08.2008

BASININ VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

KİRLİ SULAR HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR!

Yaz mevsiminin en sıcak günlerini yaşadığımız bu aylarda, su kaynaklı sağlık riskinde ciddi artışlar yaşanmaktadır. Su, yaşamın vazgeçilmez öğelerinden biri olmasına karşın, yeterince kaliteli ve hijyenik olmadığı koşullarda çok ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Dünyadaki sağlık riskleri sıralamasında su birinci sırada yer almaktadır. Su, yaşam kaynağı olmasının yanı sıra, kişisel bakımdan yemek pişirilmesine kadar yaşamın her alanında yoğun bir kullanıma sahiptir. Bu yüzden, içme ve kullanma suyunun denetimi bu günlerde bir kat daha önem kazanmaktadır.

Zamanında yapılmayan altyapı yatırımlarına, yaşanmakta olan küresel ısınma ve kuraklık gibi doğal olayların eklenmesi sonucu, karşılaşılan su sıkıntısını aşmak için, göl ve ırmaklardan su sağlama yoluna başvurulmaktadır. Ne yazık ki, söz konusu su kaynakları, şehir ve sanayi atıkları ile kirlenmekte, suyun yapısı organik ve inorganik (ağır metaller gibi) bulaşılar ile insan sağlığına zararlı hale gelmekte, kirlenmiş suyun uzun süreli kullanımı çok büyük sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Sudan kimyasal kirlilikleri arıtmak oldukça pahalı, çoğu zaman da olanaksız bir işlemdir. En ucuz ve en kolay yol, su kaynaklarının kirletilmesini önlemektir. Bu noktada Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Yerel Yönetimler ortak hareket etmeli, hiçbir kurum sorumluluktan kaçmamalıdır.


17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan ve Sağlık Bakanlığı‘nca yürütülen ‘‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik‘‘ hükümlerine göre; sağlığa uygun ve temiz suyun koku, tat ve renk başta olmak üzere fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özelliklere uygun nitelikte olması gerekmektedir. Ancak, son dönemde büyük kentlerimizdeki şebeke suyunun, başta fiziksel özellik olmak üzere (renk, koku, tat), birçok özelliğinin zaman zaman yönetmelik hükümlerine uygun nitelikte olmadığı görülmektedir.

İçinde bulunduğumuz koşullarda konunun halk sağlığını ilgilendirmesi ve önemi açısından başta yerel yönetimler olmak üzere, her kesime düşen görevler bulunmaktadır.

Öncellikle yerel yönetimler, insan tüketimine uygun, temiz ve yeterli suyun sağlanması adına gerekli önlemleri almalı, suyun dezenfeksiyonu için yeni teknolojilere yatırım yapmaktan kaçınmamalıdır. Şehir şebeke suyunun kontrol ve denetleme izlemesi hem yerel yönetimlerce, hem de Sağlık Bakanlığı tarafından etkin bir biçimde gerçekleştirilmeli, bunun için gerekli altyapı oluşturulmalı ve yeterli teknik eleman istihdam edilmelidir.

Gelinen aşamada tüketicilerin kullandıkları su konusunda bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve gerekli uyarıların yapılması açısından, Sağlık Bakanlığı‘na büyük görev düşmektedir. Denetimlerin ilgili mevzuatta öngörülen sıklıkta yapılmasına özen gösterilmeli, bunun için gerekli ve yeterli altyapı oluşturulmalı, bu amaçla görev yapmakta olan Halk Sağlığı Laboratuvarlarının sayısı artırılmalı, var olan laboratuvarlar ise, mikrobiyolojik ve kimyasal açıdan bazı yeni parametrelerin analiz edilebilmesi için modernize edilmeli, çalışan personelin bilgi ve becerisi hizmet içi eğitim yoluyla geliştirilmeli, yapılan analizler halka duyurulmalı ve saydam bir politika izlenerek insanların bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

Bu dönemde sayıları hızla artan ve aile ekonomilerine azımsanmayacak bir yük getiren, ambalajlı suyun ruhsatlandırılması ve denetimi de etkin şekilde yapılmalıdır.

Tüketicilerin, suyun sağlık ve kalite yönünden her türlü şikayetini İl Sağlık Müdürlüklerine bildirmesi gerekmektedir.

 

Kamuoyuna saygıyla duyururuz,

  

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

Okunma Sayısı: 1119