MAYIS 2023: SÜT
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF), tarafından 2001 yılında alınan kararla 1 Haziran "Dünya Süt Günü" ilan edilmiştir.
Süt, doğanın tüm memeli hayvanlara doğumlarından sonra ilk olarak sunduğu; temel besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde bileşiminde bulunduran mucize bir gıda maddesidir. Yapısında; süt şekeri (laktoz), yağ, protein, kalsiyum başta olmak üzere mineral maddeler ve vitaminler olup, bunlardan bazıları doğada sadece sütte bulunabilmektedir. Süt ve süt ürünleri yüksek kalitede protein, kalsiyum, fosfor, çinko, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B6, B12 ve niasin olmak üzere birçok besin ögesi kaynağıdır. Ayrıca süt yağında A, D, E ve K vitaminleri bulunur.
Kalsiyumun ana kaynağı olan süt, içerdiği protein, vitamin ve minerallerle fiziksel ve zihinsel gelişimde büyük rol oynamaktadır. İnsanlar, sadece çocukluk çağında değil, yaşamın her evresinde sağlıklı bir yaşam sürmek için süt tüketmelidir. Sütü tüketmenin yaşı yoktur. Bebekler ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Sağlık açısından her birey günde ortalama iki su bardağı süt içmeli, bunun yanında diğer süt ürünlerini de (peynir, yoğurt, kefir) tüketmelidir.
Hayvansal kaynaklı gıdalar arasında süt, insanoğlunun beslenmesinde vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Süt, özellikle bebeklerin, çocukların ve yaşlıların beslenmesinde, içerdiği yeterli ve dengeli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller nedeniyle temel gıda maddeleri içinde en ön sıralarda yer almaktadır. 5 yaşındaki bir çocuğun içtiği bir bardak süt (250 ml) günlük protein ihtiyacının %48`ini, kalori ihtiyacının %9`unu karşılar. Bu örnek sütün özellikle düşük ve dar gelirli aile çocuklarının sağlıklı beslenmesindeki önemini göstermektedir.
Dünyada ve Türkiye`de süt üretimi ve tüketimi istatistiklerini değerlendirdiğimizde, özellikle tüketim tarafında arzu edilen seviyelerde olmadığımız net bir şekilde görülmektedir.
FAO`nun 2019 yılı verilerine göre ülkemiz 20,8 milyon ton inek sütü üretimi ile dünyadaki sekizinci sırasını 9 yıldır korumaktadır. Avrupa`da ise Almanya (33,1 milyon ton) ve Fransa`nın (24,9 milyon ton) ardından üçüncü sırada yer almaktadır.
IDF verilerine göre 2019 yılı için kişi başı içme sütü tüketimi en yüksek olan ülkeler 100 kg üzerindeki tüketimleri ile Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Avrupa ülkeleridir. Bu ülkeleri yaklaşık 70 kg ile Kuzey Amerika ülkeleri takip etmektedir. Türkiye’de 2019 yılı içme sütü tüketimi miktarının kişi başı yaklaşık 41 kg olduğu tahmin edilmektedir. Bu oran yıldan yıla artmakla birlikte gelişmiş ülke oranlarına göre oldukça düşük (%40-60 altında) seyretmektedir.
Ülkemizde son aylarda yaşanan yüksek enflasyonist ortam süt fiyatlarını yükseltmiş ve sütü gelir düzeyi düşük ailelerin çocukları için ulaşılması güç bir boyuta getirmiştir. Süt tüketiminin çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimindeki önemi sütün her çocuk için bir hak olduğunu göstermektedir. Bu nedenle sağlıklı nesiller yetiştirilebilmesi için her çocuğun yeterli düzeyde süt tüketebilmesi devletin sorumluluğunda olmalıdır. 2012 -2019 yılları arasında uygulanmış "Okul Sütü Projesi" güncellenerek yeniden devam ettirilmeli, süt ve süt ürünlerinin fiyatlarının toplumun her kesiminin kolaylıkla ulaşabileceği seviyelerde tutulması sağlanmalıdır.
Süt üreticisinin verimlilik ve hijyen konusunda eğitilmesine önem verilmelidir. Çiğ süt fiyatı belirlenirken üreticinin maliyetleri göz önüne alınmalıdır. Üretici ve perakende fiyat farkının azaltılması yönünde kooperatifleşme, doğrudan ve doğru üreticiye destek verilmesi, yerel yönetimlerin süreçlere dahil olması gibi alternatif çözüm yolları, bölgesel ihtiyaca göre şekillendirilmelidir.
Diğer ürünlerde olduğu gibi süt ve süt ürünlerinde de "Coğrafi İşaretli" ve "Geleneksel Ürün" adı tescil edilmiş ürün sayısının artırılarak yerel üretim, sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik sağlanmalıdır.
Sokakta satılan sütler kayıt dışı olup satın alınmamalıdır. Ambalajsız olarak satılan bu sütlere, dayanma süresinin uzatılması amacıyla kimyasal maddeler katılabilmekte, yağı alınarak su ilave edilebilmekte veya değişik hileli işlemler uygulanabilmektedir. Bu sütler tüketiciye ulaşana kadar soğuk zincir sağlanamadığından mikroorganizma yükü artabilir. Sokaktan alınan çiğ süt evlerde kaynatıldığı için sütte vitamin kaybı, renk ve lezzet değişiklikleri olabileceği unutulmamalıdır. Çiğ sütün tüketicilere yasal yollarla ulaşmasını sağlayacak düzenlemeler yapılana kadar, satın alınan her çiğ süt kayıt dışıdır ve sağlık riski taşımaktadır. Veba, kolera, tüberküloz, sıtma, tifo ve malta humması çiğ sütten geçen çok önemli hastalıklardır. Süt ve süt ürünlerindeki denetimler artırılmalı, sokak sütü ve kayıt dışı üretime izin verilmemelidir. Hem kalite, hem de verimlilik açısından daha faydalı olduğu bilinen Pastörize veya UHT (uzun ömürlü) süt tüketiminin yaygınlaşması için çaba gösterilmesi gereklidir.
Ülkemizde süt tüketimi ile ilgili en büyük sorunlardan biri bilgi kirliliğidir. Uzman olmadıkları halde yalan-yanlış bilgilerle kamuoyu yanlış yönlendirilmekte, tüketicilerin aklı karıştırılmaktadır. Bu tür yanlış, bilimsellikten uzak ve halk arasında infiale yol açacak kadar mesnetsiz iddiaları ortaya atanlara yurttaşlarımız itibar etmemelidir. Konuyla ilgili medyaya da büyük rol düşmektedir. Halkın doğru bilgilendirilmesi açısından sansasyonel iddialar ortaya atanlara karşılık konuyla ilgili bilimsel çalışmalar yürüten uzmanlara da yer vermelidir. Böylesi önemli bir gıda maddesi üzerine felaket senaryoları yazmaya ve tüketiciyi kandırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bireylerin her konuda olduğu gibi süt ile ilgili olarak da doğru ve güncel bilgilere sahip olma hakları vardır. Bizler, süt ve ürünlerinin tüketimini önermeye, üretimde sürdürülebilir ve güvenli mekanizmaların kurulmasını ve üreticinin hak ettiği refah seviyesine ulaşmasının sağlanmasını vurgulamaya devam edeceğiz. Süt ve ürünleri ile ilgili yanıltıcı ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan kampanyalara karşı durmaya devam edeceğiz.
Gıdalar üzerine bilgisizce ve spekülatif iddialar yerine bilimsel gerçeklerle değerlendirme yapılan, sokak sütü değil, sağlıklı koşullarda üretilerek işlenmiş içme sütü tüketiminin özendirildiği bir ortamın ülkemizde hakim olmasını ve süt tüketiminin arttırılması ile genç nesillerin sağlıklı beslenmesine katkı sağlanmasını diliyor, 1 Haziran Dünya Süt Gününüzü her şeye rağmen kutluyoruz.
Güvenli süt ve ürünlerine ulaşmak bir insan hakkıdır.
Yeterli, sağlıklı, besleyici ve güvenli süte ulaşmak dileğiyle…
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu