MERDİVEN ALTI SALÇA ÜRETİMİ BASKINI
Ne yazık ki, süt kazanında yıkanma, turşu tankında yüzme, domatesleri dans ederek ayakla ezme, ekmek hamuruyla bir top gibi oynama gibi çok çirkin görüntüleri çeşitli sosyal medya mecralarında sıkça görüyor, her gün başka bir gıda zehirlenmesi ve gıda ürünlerinde taklit/tağşiş haberleri ile karşılaştığımız günleri yaşıyoruz. Dün de İzmir Kemalpaşa`da büyükbaş besi çiftliğine yapılan baskında insan sağlığına aykırı bir şekilde ve izinsiz üretilen yaklaşık 25 ton salça ele geçirildi. Yaşadığımız pandemi süreci aslında bize gıda güvenliğinin ve gıda egemenliğinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti. Bu baskın kayıt ve kontrol dışı gıda üretiminin hala var olduğunu ve yapılan denetimlerin yetersizliğini göz önünde bulundurursak ülkemizde gıda güvenliğinin sağlandığından söz etmemiz pek de mümkün gözükmüyor. Bakanlık hileli gıdalar ile ilgili açıkladığı listelere düzenli olarak devam etmeli, yürürlüğe konan cezai yaptırımlar da uygulanmaya başlanmalı. Sağlıklı bir yaşamın sürekliliğinin sağlanmasında yeterli ve dengeli beslenmenin önemini anlamak ve anlatmak oldukça önemli bir görev olarak algılanmalı ve toplumun güvenilir gıdaya erişiminin sağlanması, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere ilgili her kurum ve kuruluşun asli görevleri arasında görülmelidir.
Bakanlığın 2021 Faaliyet Raporu verilerini incelediğimizde Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7245 olduğu (ki hepsi aktif olarak denetime çıkmıyor), mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 378 bin 185 denetim yapıldığı, 14 bin 353 işletmeye idari para cezası kesildiği ve sadece 146`sı için savcılığa suç duyusunda bulunulduğunu görebiliriz. Ülkemizde 31.12.2021 tarihi itibariyle toplam 718.003 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin 13.415 adedi onay kapsamında, 704.588 adedi ise kayıt kapsamında bulunmaktadır. Kayıtlı işletmelerin 81.904`ü üretim yeri, 344.759`u satış yeri, 277.925`i toplu tüketim yeridir. Bu tabloya göre her işletmenin ortalama 2 kez bile denetlenmediği görülmektedir. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. 7245 Gıda Kontrol Görevlisinin sadece 1917`si Gıda Mühendisidir. Denetimlerin daha sık, etkin ve güvenilir yapılabilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerektiğini her platformda dile getiriyoruz. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı bugün yapmış olduğu 1.200 sözleşmeli personel alımı duyurusunda alınacak Gıda Mühendisi sayısının sadece 14 (On Dört) olduğu görülmektedir ki bu kesinlikle kabul edilebilecek bir durum değildir. Gıda güvenliğine yönelik karşılaştığımız sıkıntıları en aza indirmek için Tarım ve Orman Bakanlığı ivedilikle yeterli sayıda Gıda Mühendisi istihdam etmelidir. Ayrıca gıda işletmelerinin yaklaşık % 70‘ini oluşturan küçük ve ortak ölçekli işletmelerde 5996 sayılı kanunun Ek.1`inde yer alan meslek gruplarının istihdam edilmesi zorunlu değil. Bu işletmelerde kamu bütçesinden kaynak ayrılarak uzman kontrolünde üretim yapılabilmesi, güvenli gıda arzının sağlanması gerekiyor. Bunun için Odamızın bir projesi olarak yıllardır Tarım ve Orman Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu`na değişik zamanlarda sunulan küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin hem daha güvenilir ürün üretmelerini sağlayacak hem de istihdam yüklerini azaltacak olan "Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı Sistemi" de yürürlüğe konmalıdır. Aksi durumda bu gibi görüntülere maalesef daha çok maruz kalacağız. Yaşamak nasıl ki bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır. Bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir. Kamuya bu görevini bir kez daha hatırlatıyor ve yerine getirmeye davet ediyoruz.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu