TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

PROFDR MUAMMER KAYAHAN`IN ODAMIZLA PAYLAŞTIĞI TÜRKİYE’DE GIDA KONTROLÜ BAŞLIKLI YAZISI

PROFDR MUAMMER KAYAHAN`IN ODAMIZLA PAYLAŞTIĞI TÜRKİYE’DE GIDA KONTROLÜ BAŞLIKLI YAZISI
MERKEZ
Yayına Giriş: 24.11.2017 Son Güncelleme: 24.11.2017

 

 

TÜRKİYE`DE GIDA KONTROLÜ

Geçen hafta Gıda Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından düzenlenen 10. Gıda Kongresindeki görevim nedeniyle Antalya`daydım ve genç gıda Mühendislerinin mesleki heyecanlarından, gösterdikleri ev sahipliğinden ziyadesiyle memnun kaldım. Ayrıca kongrede sunulan ciddi çalışmalar sonucu hazırlanmış tebliğler ve poster tebliğler yanında, panellerde tartışılan konuları büyük bir zevkle izledim. Ancak doğrusunu vurgulamam gerekirse, yaşadığım bu zevkli anlar boyunca, ülkemizde hiç yok denilebilecek ya da başıboş sayılabilecek derecede kargaşa içinde olan gıdaların kontrolü ve gıda işletmelerinin denetimi hizmetlerindeki sahipsizliği ya da boşluğu detaylı bir şekilde düşünme fırsatını da bulmuş oldum.

Öncelikle Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonraki ilk yıllarda, topluma güvenilir gıda arzını sağlamak üzere ciddi çalışmalar başlatılmışsa da, daha sonraki yıllarda bu tempo yitirilmiş ve 2017 Türkiye`sinde hala etkin bir düzeye kavuşturulamamıştır. Oysa teknolojik gelişmeler eşliğinde daha karmaşık hale gelen gıda maddeleri kontrolünün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çağdaş ve etkin bir sisteme kavuşturulup kurumlaştırılması, sanıldığınca güç çözümlenecek bir sorun değildir. Bunun en temel koşulu gıdanın disiplinler arası bir konu olduğunun ve kendine has özellikler taşıması nedeniyle özgün bir gıda kontrol ve gıda işletmeleri denetim sisteminin oluşturulmasıdır. Bunun için öncelikle gıda maddelerinin disiplinler arası bir konu olduğunun ve oluşturulacak denetim ve kontrol kurumlarında ilgili disiplinlerden diploma almış her elemanın bu işte çalışabileceğinin kabul edilmesi gerekir.

İkinci önemli konu ise, gıda maddelerinin öncelikle sağlık, daha sonra da kalite yönünden kontrolü gerektiğidir. Bunlardan sağlığa uygunluk söz konusu olduğunda, sağlık açışından üzerinde önemle durulması gereken unsurlar, kısaca 3 K diye özetlediğimiz ve gıda maddelerinde bulunabilen Katkı maddelerinin, Kalıntıların ile organik, anorganik, radyasyon ya da mikrobiyolojik olabilen Kontaminantların (bulaşanlar) cins ve miktarları yanında, letal dozları, yani zararlı oldukları alım miktarı anlaşılmalıdır.

Dahası mikrobiyal yük derken de, gıda sanayinde kullanılan yararlı mikroorganizmalar dışında kalan ve hastalık yapan patojen mikroorganizmaların anlaşılması gerekmektedir. Ancak sağlık bakanlığı yapmış olan sayın Dr. Yıldırım Akbulut`un "Biz tıpçılar bütün mikropları hastalık ajanı olarak kabul ederdik, oysa yoğurt, şarap, sirke, bira ve sucuk, hatta ekmek yapımında yararlanılan maya ve bakteriler varmış" deyişini dün kadar yakın bir geçmiş olarak özellikle vurgulamak isterim.

Bunlar dışında özellikle Dünya Sağlık Teşkilatı ile Dünya Tarım ve Gıda Organizasyonuna ait uzmanları tarafından oluşturulan ortak komitenin dört aşamalı bir incelemesinden sonra kabul edilen listeye göre kullanılan gıda katkıları da önemli bir sağlık parametresi olarak Sağlık Bakanlığınca takip ve kontrol edilmelidir. Tabii bir gıda katkı maddesi olan eritrosinle bir antibiyotik olan eritromisini birbirine karıştırmamak kaydı ile ve Tüm bu gerçekler ötesinde, özellikle hekimlerin ve veteriner hekimlerin meslek alanlarını genişletme çabaları, ülkemizdeki gıda kontrol hizmetlerinin hala etkin ve çağdaş bir düzeyde yürütülmesini önlemektedir.

Oysa Sağlık Bakanlığınca 1930`lu yıllarda yürürlüğe konmuş olan Umumi Hıfzı Sıhha Kanunu ve bu kanunun kimi maddelerine dayandırılarak hazırlanmış olan Gıda Maddeleri Tüzüğü, içerdiği bir kaç hüküm dışında bir kalite düzenleyici bir belge niteliğindedir ve uygulaması da Tarım Bakanlığı yetkisinde olmalıdır.

Çünkü sütlerin ya da peynirlerin yağının deklare edilenden daha düşük olması, ya da bezelye konservesindeki dane büyüklüğünün etiketinde belirtilen kadar olmaması, asla insan sağlığını tehdit etmez. Aynı şekilde mineral yağ olmamak koşulu ile, Fiyatı düşük olan bir yağın, piyasada fiyatı yüksek olan bir yağa katılarak piyasaya verilmesi, insan sağlığını tehdit etmeyen fakat sadece haksız kazanca yönelik bir eylemdir.

Buna karşın tüm gıda maddelerinde bulunabilecek tarımsal ilaç bulaşıklığı, gıda katkı maddelerinin ve ağır metal kontaminasyonunun cins ve miktarları, yanında radyasyon yükleri ve teknolojinin gerektirdiği yardımcı maddelerin kalıntılarına ait düzenlemeler sağlık bakanlığınca yapılmalı ve kontrol edilmelidir. Konu bu yaklaşım içinde ele alındığında, ülkemizdeki birinci kademe sağlık, temel sağlık ya da koruyucu sağlık hizmetleri de başarılı bir şekilde yürütülebilecektir.

Ayrıca burada yazdığım bütün görüşlerimin sonuna kadar arkasında olduğumu ve kamuoyu önünde tüm yetkililerle tartışmaya hazır olduğumu saygılarımla ve özellikle belirtmek isterim.

Prof. Dr. Muammer KAYAHAN

 

Okunma Sayısı: 447