SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN HERKESE SÜTBASIN AÇIKLAMASI
SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN HERKESE SÜT
31 Mayıs 2021
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) 2001 yılında, 1 Haziran`ı "Dünya Süt Günü" ilan etmesinden sonra birçok ülkede, eş zamanlı olarak kutlanmaya başlamıştır. Bu kapsamda insan beslenmesi açısından büyük öneme sahip olan sütün yararları hakkında tüketicileri bilinçlendirmek ve süt tüketiminin artırılması amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Süt, içerdiği besin öğeleriyle insanlar için vazgeçilmez bir gıda maddesidir. Yeterli ve dengeli beslenme için gerekli olan hayvansal protein, karbonhidrat, yağ ile mineraller ve vitaminlerin önemli bir kısmını tek başına karşılar. Süt ve süt ürünleri yüksek kalitede protein, kalsiyum, fosfor, çinko, B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B6, B12 ve niasin olmak üzere birçok besin ögesi kaynağıdır. Ayrıca süt yağında A, D, E ve K vitaminleri bulunur.
Süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarlarda tüketimi özellikle büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu okul çağı çocukları başta olmak üzere her yaş grubu için büyük önem taşımaktadır. Uzmanlar, kemiklerin ve dişlerin yapı taşı olan kalsiyum açısından oldukça zengin ve vücutta kullanılabilirliği en yüksek gıda maddesi olan sütün, düzenli olarak günde iki bardak veya eşdeğeri kadar süt ürünü tüketilmesini önermektedir. Uzmanların belirttiklerine göre, süt ürünlerinde bulunan temel besin ögeleri, her türlü yetersiz beslenmenin önlenmesine katkı sağlamanın yanı sıra; çocuklarda daha iyi büyüme, zihinsel performans ve motor fonksiyon gelişimini olumlu yönde desteklemektedir. Beslenmede önemli bir yere sahip olan süt, düşük yağ içeriği ve diğer hayvansal gıdalara oranla daha uygun fiyatta olması nedeniyle özellikle çocukların beslenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Beslenme yönünden bunca öneme sahip olan sütün, aynı zamanda önemli sosyo-ekonomik boyutu bulunmaktadır. Dünya genelinde toplam 1 milyardan fazla insan geçimini süt ve süt ile bağlantılı sektörlerden sağlamaktadır. Süt sektörü kadınların iş hayatına katılmaları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde eğitime dahil olmaları ve kadın-erkek eşitsizliğinin önüne geçilmekte önemli rol oynamaktadır.
FAO`nun 2018 yılı verilerine göre ülkemiz 20,7 milyon ton inek sütü üretimi ile dünyada 8. sırada, Avrupa`da ise Almanya (33 milyon ton) ve Fransa`nın (25 milyon ton) arkasından 3. sırada yer almaktadır. Diğer taraftan, süt üretimimiz bu seviyelerde olmasına karşın, ülkemizde kişi başına yıllık süt tüketimi AB ülkeleri ve ABD ortalamalarının oldukça altındadır. Ulusal Süt Konseyi`nin 2018 verilerine göre kişi başına yıllık süt tüketimleri ABD de 68 lt, AB ülkeleri ortalaması 65 lt iken ülkemizde yaklaşık 34 lt civarındadır.
AB ülkelerinde üretilen sütün sanayiye aktarım oranı %85-95 arasında olurken bu rakam ülkemizde %45 civarındadır. Diğer bir deyişle, üretilen sütün yaklaşık yarısı kayıt dışı şekilde sokak sütü olarak tüketilmektedir. Süt üretiminde kayıt dışılık denetimsizliği ve gıda güvenliği riskini oluşturduğu gibi devletin gelir kaybı yaşamasına neden olmaktadır. Kayıt dışılık aynı zamanda, süt ve süt ürünleri tüketim miktarlarının hesaplanmasında güçlük yaratmaktadır.
Kentleşme ve tüketicilerin gıda konusunda bilinçlenmeleri sonucu artan talep, endüstriyel tesislerde üretilen süt ve süt ürünleri miktarının artmasını sağlamıştır. Ülkemizde toplam 1,5 milyon ton içme sütünün 1,36 milyon tonu (%93) uzun ömürlü süt (UHT) olarak piyasaya sunulmaktadır. Ülkemizde içme sütünden sonra ikinci sırada yer alan süt ürünü yoğurt ve ayrandır. 2019 yılı toplam yoğurt üretimi 1,18 milyon ton iken, 720 bin ton ayran üretimi gerçekleşmiştir. Diğer önemli süt ürünü ise kahvaltı kültürümüzde önemli yer tutan peynirdir. Kafkas Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre ülkemizde 193 çeşit peynir üretilmektedir. Yine 2019 yılı toplam peynir üretimi ise 707 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde tereyağı üretimi 73 bin ton olmuştur. (TÜİK 2019)
Türkiye İstatistik Kurumu`nun (TÜİK) her yıl yayınladığı verilere göre 2019 yılında kişi başına yıllık içme sütü tüketimi 39,7 kg, peynir 17,5 kg, yoğurt 29,5 kg, ayran 18,1 kg ve tereyağı ise 2,2 kg olarak gerçekleşmiştir.
Süt, içerdiği değerli besin ögelerinden dolayı mikroorganizmalar için de ideal bir ortam sunar. Bu yüzden, sütün kalitesini korumak ve halk sağlığı açısından güvenli hale getirebilmek için süt, sağımdan hemen sonra soğuk zincire alınmalı ve bir takım endüstriyel süreçlerden geçirilerek tüketiciye ulaştırılmalıdır.
Ülkemizde süt tüketimi ile ilgili en büyük sorunlardan biri bilgi kirliliğidir. Konunun uzmanı olmayan kişiler, yanlış bilgilerle tüketicileri yanıltılmakta ve akıllarını karıştırmaktadırlar. Tüketiciler, gıda güvenliği ve besin değerleri açısından en uyun olan pastörize ve UHT sütler yerine, herhangi bir denetime tabi olmayan sokak sütü almaya yönlendirilmektedir. Mevzuata uygun şekilde satışa sunulan çiğ sütler kesinlikle doğru süre ve sıcaklıkta ısıl işlem uygulanmadan tüketilmemelidir. Çiğ süt veya çiğ sütten üretilen süt ürünlerinin (yoğurt, peynir, kefir) tüketilmesi Bruselloz ve Tüberküloz (verem) gibi son derece tehlikeli hastalıklara neden olabilmektedir.
Ülkemizde sütün daha fazla tüketilmesi için çiğ süt ile perakende süt fiyatları arasındaki aşırı farkın düşürülmesine yönelik politikalar oluşturulmalıdır. Bunun için; süt üreticisi, çiftçi ve köylülere verilen destekler artırılmalı, kırsal kalkınmaya önem verilmeli, kooperatifler desteklenmeli, yerel yönetimler süt ile ilgili süreçlere dahil olmalı, sütün tüketiciye ulaştırılmasında etkili ve sonuca odaklı organizasyonlar planlanmalıdır.
Sonuç olarak; süt tüketiminin arttırılmasına yönelik politikalar geliştirilmeli, okul sütü projesinde yaşanan aksaklıklar düzeltilerek devam ettirilmeli, süt fiyatlarının toplumun her kesiminin kolaylıkla ulaşabileceği seviyelerde tutulması sağlanmalıdır.
Bilimsel yöntemlerle üretilen pastörize ve uzun ömürlü sütlerde (UHT) besin değeri kaybı olmadığı gibi, mikrobiyal açıdan da güvenlidir. Bu yüzden, pastörize ve uzun ömürlü süt tüketimi özendirilmelidir.
Diğer ürünlerde olduğu gibi süt ve süt ürünlerinde de coğrafi işaretli ve geleneksel ürün adı tescil edilmiş ürün sayısının artırılarak yerel üretim, sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik sağlanmalıdır.
Süt ve ürünlerindeki denetim artırılmalı, kayıt dışı üretime ve satışına izin verilmemelidir. Gıda mühendislerinin teknik bilgisinden; üretimden-denetime kadar olan her aşamada yararlanılmalıdır. Özellikle tek başına gıda mühendisini istihdam edemeyecek ölçekteki küçük gıda işletmelerinin, teknik ve hijyenik destek alabilmeleri amacıyla, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı`na önerilen "Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı" sistemi yaşama geçirilmelidir.
Sağlıklı nesiller için sağlıklı ve bol süt tüketilmelidir.
Dünya Süt Günü kutlu olsun.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu