TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

SUYUMUZA YAŞAMIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ…SU MÜCADELESİNİ BÜYÜTÜYORUZ…

SUYUMUZA YAŞAMIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ…SU MÜCADELESİNİ BÜYÜTÜYORUZ…
İZMİR
Yayına Giriş: 23.03.2023 Son Güncelleme: 23.03.2023

Bugün, 22 Mart Dünya Su Günü. Yaşamın kaynağı olan suyun önem ve değerine dikkatlerin çekildiği, temiz suya erişim mücadelesinin vurgulandığı gün.

Birleşmiş Milletler 22 Mart tarihini dünyada su kaynaklarındaki kısıtlılığa dikkati çekmek,  su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanımı konusundaki çalışmaları duyurmak ve desteklemek amacıyla Dünya Su Günü olarak tanımladı. 2023 Yılının Teması "Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla DEĞİŞİMİ Hızlandırmak" olarak belirlendi.

22 Martlarda bir taraftan suyun önemi, korunması gerektiği, yetersizliği üzerine büyük büyük sözler söylenirken; tüm bunların başlıca nedeninin Kentleşme, Sanayileşme, Enerji ve Madencilik yatırımlarının kamunun ihtiyacı değil, sermayenin çıkarları gözetilerek plansız ve denetimsiz yapılması olduğundan hiç söz edilmiyor.

İklim Değişikliği; susuzluk, çölleşme, afetleri hatta felaketleri beraberinde getirirken, son 50 yıla baktığımızda;  su varlıklarımız, hem miktar hem de nitelik olarak azalıyor, sulak alanlarımız kuruyor yağmalanıyor, yok oluyor. Bu da DEĞİŞİM" in gerekliliğini zorunlu kılıyor

Dünya Su Gününün imza altına alındığı 22 Mart 1993 ‘ten bu yana, 30 yıldır sözümüz değişmedi;

n "Su yaşamsal bir haktır. Temiz ve sağlıklı suya erişim tüm canlıların hakkıdır" dedik, diyoruz…

n "Yaşam için en temel gereksinim, temel bir doğal varlık olan su; bir meta değil, tüm canlıların ortak varlığıdır" dedik, diyoruz…

n 30 yıldır söylediğimiz gibi; bugün de yaşamın devamlılığı için zorunlu olan, Su hakkımız için mücadele edeceğimize ilişkin  kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.  

Mevzuat değişiklikleri, koruma amaçlı planlar ve torbadan çıkan düzenlemeler ile sularımız gözden çıkartılıyor, yüzey sularımız, yeraltı sularımız, denizlerimiz, kıyı alanlarımız, havzalarımız, suyumuzu koruyan ormanlarımız, sulak alanlarımız, korunan alanlarımız, biyolojik çeşitliliğimiz, doğal ve kültürel varlıklarımız, yaşam alanlarımız rant uğruna yok ediliyor.  

İmar ve ranta dayalı kentleşme ve çevre politikaları doğa olaylarını felaketlere dönüştürüp, büyük yıkımlara neden oluyor. 6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkileri, kayıplarımızın acısı devam ederken, bölgede sele dönüşen yağmurlarla gelen yeni yıkımların sorumlusu bilimden uzak, çevreyi ve yaşamı yok sayan rant politikalarını oluşturan ve uygulayanlardır.

Deprem sonrasında temiz içme ve kullanma suyuna erişimin sağlanamaması, duş, tuvalet vb. ihtiyaçların giderilmemesi ile birlikte oluşan çevre ve sağlık riskleri, suyun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlatmıştır.

Benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması için kente ilişkin politikaların bilim temelli, doğa çevre ve yaşam haklarının gözetilerek kurgulanması kentlerin doğa ile uyumlu ve dirençli hale getirilmesi gerekiyor.

Bölgemizde de durum ülke genelinden farklı değil.  Bugün bölgemizin en önemli su havzaları olan Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Kuzey Ege Havzalarında su kalitesi değerleri 4. Kalite olarak tanımlanan en kötü durumda.

Havzalarımızda yüzey ve yer altı sularına yönelik kirlilik baskısı artarak devam ederken, kontrolsüz yeraltı suyu çekimleri ile su varlıklarımız yok oluyor. İzmir`in içme suyunun %40`ını sağlayan Tahtalı ile Gördes su havzalarındaki kirlenme baskısının artması, kirlilik seviyesi zaten yüksek olan havzaları daha da korumasız hale getirilip, yaşamsal riskler oluşturuyor.

İzmir Kentinin gelecekteki su ihtiyacını karşılamak üzere planlanan 250-300 bin kişiye temiz su sağlayabilecek kapasitede ve kent merkezine 25 km mesafesindeki Çamlı Baraj Havzası Efemçukuru Altın madenine kurban edilmişken, madenin yarattığı ve yaratacağı çevresel risklere karşı kent halkı savunmasız. Kentin su varlığını korumak adına yıllardır sürdürülen mücadelede, pek çok kazanım elde edilse de,  Altın şirketi kapasitesini 2,5 kat artırarak çalışmaya, yaşamsal öneme sahip su kaynaklarımızda yeni tehditler eklemeye, bizler de mücadeleye devam ediyoruz.

Bir yandan Manisa için inşa edilen Gürdük, İzmir için planlanan Başlamış Barajları ile yeni su kaynakları yaratılmaya çalışılırken, öte yandan Gördes Nikel Madeni İşletmesinin Başlamış Çayı havzasında yarattığı risklere rağmen, madenin kapasite artışı onaylanmakta, bölgede yeni bir tehdit unsuru olacak olan sülfürik asit fabrikası ÇED süreci de olumlu tamamlanmakta. Tüm bunlar Değişimi zorunlu kılmaktadır.

Birleşmiş Milletler bu yıl  "Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimin Hızlandırılması"nı hedefliyor. Artık suyumuzu korumayan, rant için kullandıran, kirleten ve kirlenmesine göz yumanların değişmesi gerekiyor. Biz Suyumuza yönelik tehditleri, tüm canlılara ait olan su, toprak, doğal varlıkların özelleştirilmesi ve çok uluslu şirketlerin eline geçmesi süreçlerine karşı mücadeleyi birlikte sürdürmeye devam edeceğiz.  

Suyun tüm canlılar için vazgeçilmez doğal bir hak olduğu noktasından hareketle ortaklaşan sözlerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz;

n Suya erişimdeki eşitsizlikleri bertaraf edecek, her canlı için sağlıklı suya

erişim hakkının korunarak yönetilmesi, 

n Yaşam için zorunlu olan suyun korunması ve doğru kullanılmasının

planlanması,

n Havzalardaki kirlilik risklerinin engellenmesi, su kalitesinin iyileştirilmesi, 

kirlilik riski taşıyan konut, sanayi, enerji, madencilik sektörlerine

karşı mücadelenin büyütülmesi  

n Tarımsal su kullanımının doğru yönetilmesi ve tarım kaynaklı kirlilik risklerinin

önlenmesi,

n Yer altı sularımızın kontrolsüz çekimi ve kirlenmesine karşı gerekli denetim

ve izleme çalışmalarının yürütülmesi,

n Suyumuzu, havzalarımızı, denizlerimizi, kıyılarımızı, nehirlerimizi,

ormanlarımızı, biyolojik çeşitliliğimizi, doğal ve kültürel varlıklarımızı,

yaşam alanlarımızı korumak, geleceğimizi kurtarmak sorumluluğu

hepimizin omuzlarındadır.  Bunun için;  Yerel Yönetimler başta olmak üzere

herkesi ortak hareket etmeye çağırıyoruz. 

Bizler yaşamsal sorumluluğumuzun ağırlığı ve örgütlü mücadele bilinci ile Suyun en temel yaşam hakkı olduğu gerçeğinden yola çıkarak, suyun özelleştirilmesi, metalaştırılması, ticarileşmesine HAYIR diyoruz,

İzmir`in Su Varlıklarını, Sağlıklı Suya Erişim Hakkını Koruma bilinci ve kararlılığı ile Efemçukuru Altın ve Gördes`teki Nikel Madenlerine HAYIR Diyoruz,

Çamlı Barajı yapılsın, suyumuz korunsun diyoruz, 

Gördes`te Sülfürik Asit Fabrikasına HAYIR diyoruz,

Geleceğimizi koruma kararlılığımızı kamuoyu ile bir kez daha paylaşıyor ve yaşam mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz. 

 

EGE KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ - İZMİR KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ

KONAK KENT KONSEYİ

TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU - İZMİR TABİP ODASI

İZMİR BAROSU - DİSK - KESK

 EGEÇEP - İZMİR YAŞAM ALANLARI


 

Okunma Sayısı: 137