TEMMUZ 2023: BAL
Balın Gıda Maddeleri Tüzüğü, TSE 3036 Bal Standardı ve Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’nde (2020/7) değişik tanımları olmaktadır. Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliğine göre bal: “Bitki nektarlarının, bitkilerin canlı kısımlarının salgılarının veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerinin salgılarının, bal arısı tarafından toplandıktan sonra kendilerine özgü maddelerle birleştirerek değişikliği uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı, doğası gereği kristalleşebilen bir ürün” diye tarif edilir. Ülkemizde iki ana çeşit bal çıkmaktadır. Biri çiçek balı, diğeri de salgı diğer adı ile çam balıdır.
Bal çok eski devirlerden beri bal arıları tarafından üretilen ve insanlar tarafından sevilerek tüketilen bir gıda maddesidir. Ayrıca kutsal kitaplarda şifa kaynağı olarak da adı geçmektedir.
Ülkemiz sekiz milyon koloni varlığı ile dünyada Çin’den sonra 2. sırada yer almaktadır. Bal üretim miktarımız ise yıllara göre değişmekle beraber 110 bin ton civarındadır. Bunun 30-40 bin tonluk kısmını çam balı teşkil etmektedir. Dünya çam balı üretiminin %92 si ülkemizde gerçekleşmektedir. Monofloral ballar içerisinde en fazla ihracatı yapılan adı pek duyulmamakla beraber ayçiçek balıdır. Salgı ballarında ise en fazla ihracatı yapılan çam balıdır. Ancak kovan başına bal üretim verimimiz, bilinçsiz arıcılıktan dolayı çok düşüktür. Ayrıca ekipman yoksunluğundan dolayı, üretim maliyetli yüksek olmaktadır.
Çiçek ballarının doğası gereği kristalize olması halk arasında genellikle şekerli bal veya sahte bal olarak algılanmaktadır. Bu yanlış algı maalesef balın gerçek değerini düşürmektedir. Balın cinsi, yapısı, içerdiği polen miktarı, rutubet miktarı ve sıcaklık bunda en büyük etkendir. Balın glikoz miktarının oransal olarak fruktozdan yüksek olması ve su miktarının düşük olması ve depolandığı ortamdaki gün içerisindeki sıcaklık değişiklikleri kristalizasyonu hızlandırır. Kristalize balın halk arasındaki şekerli bal veya şeker balı algısını kırmak için Tarım ve Orman Bakanlığı gibi ilgili kurumların halkın anlayacağı şekilde görsel açıklamalar yapmalı ve kamu spotu olarak tüm televizyonlarda yayınlatmalıdır. Kristalize bal, sıcak suyun içinde bekletilerek (benmari yöntemiyle) tekrar sıvı hale getirilebilmektedir.
Baldaki hilelere gelince;
1-Arıcılar tarafından arılara sakkaroz(toz şeker) verilerek yaptırılan petekli ve süzme ballar. Özellikle bu şekilde hileli üretilen petekli ballar Türkiye’nin bir gerçeğidir. Özellikle İstanbul’da belli başlı toptancı hallerinde olmak üzere bu ballar alenen toptan satılmaktadır. Gerçek petekli ballar ise miktar olarak çok çok azınlıktadır. Petekli bal piyasasını maalesef sakkarozdan yapılan sahte ballar teşkil etmektedir.
2-Arıcılıkla hiç ilgisi olmayan kişi veya firmalarca yüksek fruktozlu mısır şurubuna aroma ilavesi ile yapılan bala benzetilen ürünlerdir. Süzme bal piyasasında en fazla sahtekarlık bu şekilde olmaktadır.
Ayrıca internet üzerinden satışı yapılan denetimsiz ballar da ülkemizin bir gerçeğidir. Özellikle bal tanımına girmeyen orman gülü balının her derde deva bir bal gibi gösterilerek alenen satışının yapılması da ayrı bir gerçektir. Orman gülü balının bal olarak satışı yasaktır. İçindeki andromedatoksin adlı bir glikozid den dolayı çok hızlı tansiyon düşürme özelliğine sahiptir ve her sene bu baldan kaynaklı ölüm olayları basında yer almaktadır. Hatta bazı Arı Yetiştiricileri Birlikleri ve bazı yerel firmalar bile yasak olmasına rağmen bu balı paketleyip satmaktadırlar. Denetim görevini yapması gereken devletin bir valisi ölüm vakalarının önlenmesi için İl Tarım Müdürlüğü’ne talimat vererek bu balın satışının mutlak suretle engellenmesini isterken, bir başka ilin valisi de bu balı paketleyip satan firmaya plaket vererek ödüllendirmektedir. Bu şekilde halkın sağlığı ile alenen oynanmakta ve bu halk sağlığı problemini yaratanlar hükümet eliyle ödüllendirilmektedir. Bu nedenle internet üzerinden bal satışı gibi kontrolsüz ve denetimsiz satışların acil olarak denetim altına alınması gerekmektedir.
Devletin bal alanında uzman denetmen sayısının, denetimci kalitesinin ve denetim sayısının yetersiz olduğu güvenilen bal yetiştiricileri ve paketleyicileri tarafından sıkça dile getirilmektedir. Hatta ulusal marketlerin bazılarında üreticiden alınan toptan fiyatının çok altında ballar marketlerde alenen satılmaktadır. Bu fiyatlara satılan balların taklit/tağşiş içeren bal olduğu ve başka türlü bu fiyatlara satılamayacağı da ülkemizin acı bir gerçeğidir.
Bal piyasasındaki tekelleşme bu sektörün önünde en büyük engeldir. Maalesef buna müdahale etmesi gereken devlet otoriteleri ve raket kurumu bu duruma seyirci kalmaktadır. Bunun neticesinde ne bal üreticisi yeterince para kazanabilmekte ne de halk ucuza bal tüketebilmektedir. Kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların bal paketleyip pazarlama işine girmesi bu sorunun çözümünde bir nevi denge unsuru olabilir. Ayrıca üretici kooperatiflerine de arıcılığın ve bal üretiminin her aşamasında yeterince mali ve teknik destek verilmelidir.
Baldaki taklit tağşişi ülkemizde ve dünyada Karbon Analizi denilen yöntem ile (C4, C13) tespit edilebilmektedir. Ancak ülkemizde az sayıda laboratuvar bu analizi yapabilmektedir. Ne yazık ki bu durum da analiz ve kontrol eksikliğinin ana sebebi olmaktadır. Karbon testi dışındaki duyusal ya da fiziksel analiz yöntemleri baldaki taklit tağşiş analizi için yeterli ve geçerli yöntemler değildir.
Bir diğer konu ise bal dışındaki arı ürünlerinden yeterince faydalanmıyor oluşumuz. Ülkemizde doğal beslenme takviyeleri olarak kullanılabilen arıcılığın yan ürünlerinden polen, arı sütü, propolis tüketimi çok düşük düzeylerdedir. Doğal besleyicilik kaynağı olan bu ürünlerin fonsksiyonel özellikleri ülkemizde bilinmemekte, haliyle tüketimi için de bir talep oluşmamaktadır. Dünyanın en büyük bal üreticilerinden olan ülkemizde faydalı arıcılık ürünlerinin bilinirlik düzeyinin arttırılması ve toplumun sağlığına pozitif etki sağlaması için tüketimi özendirilmelidir.
Arıcılıkla ilgili bilinmesi gereken bir diğer alan da alternatif tıp olarak görülen Apiterapidir. Son yıllarda başta Romanya olmak üzere birçok gelişmiş ülkede bu tedavi yöntemine ilgi giderek artmaktadır.
Ülkemiz doğru arıcılık eğitimi ve teşviklerinden başlayarak, rekolte ve ticaret hesaplarının doğru yapılması, bal toplayıcılara ekipman desteği sağlayarak tek kullanımlık ekipmanlar yerine uzun ömürlü ekipmanlarla balların toplanıp paketleme tesislerine ulaştırılmasını sağlamalıdır. Paketleme tesislerinde üretimin alanda uzman mühendislerle kontrol edilmesi ve işletmelerde gelen balların kalitesinin kontrol edilebilmesi için laboratuvar desteği verilmelidir.
Son olarak; taklit tağşişe çok açık olan balın bu sahteciliğine müsaade edilmemelidir. İl Tarım ve Orman Müdürlükleri ve Laboratuvarları her şehirde Karbon Analizi yapabilecek altyapıya sahip olmalı ve numune alma sıklığı arttırılarak taklit tağşişli balın piyasada bulunmasının önüne geçmelidir. Tüm tarım ve gıda ürünlerinde olduğu gibi balın kontrolü ve toplum sağlığına olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluğundadır. Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanı’nı bu başlıktaki eksiklikleri gidermesi için acilen göreve davet ediyoruz.
TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU