TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası

TMMOB SANAYİ KONGRESİ 2017 GERÇEKLEŞTİRİLDİ

TMMOB SANAYİ KONGRESİ 2017 GERÇEKLEŞTİRİLDİ
MERKEZ
Yayına Giriş: 13.12.2017 Son Güncelleme: 13.12.2017

TMMOB adına Makina Mühendisleri Odası (MMO) yürütücülüğünde "Sanayisizleşen Türkiye ve Mühendisler" ana temasıyla düzenlenen TMMOB Sanayi Kongresi 2017, 8-9 Aralık 2017 tarihlerinde Ankara‘da İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu‘nda gerçekleştirildi.

İki gün süren Kongrede; Küresel Eğilimler ve Türkiye başlıklı açılış oturumunu Prof. Dr. Korkut Boratav yönetti. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Küresel Kapitalizmin Tasarımında Yeni Eğilimler, Mustafa Sönmez Sermaye Birikiminde İstikrarsızlığın Kaynakları, Prof. Dr. Aziz Konukman Ekonomideki Güncel Tehlike: Kamu Maliyesi konularında birer sunuş yaptılar.

Büyüme, İstihdam, Gelir Dağılımı ve Teşvikler başlıklı birinci oturum Prof. Dr. Fikret Şenses tarafından yönetildi. Bu oturumda Doç. Dr. Ebru Voyvoda Dünyada ve Türkiye‘de Sanayisizleşme Eğilimleri, Büyüme Dinamikleri, Yrd. Doç. Dr. Özlem Albayrak Yeni Milli Gelir Serisi‘nin Sorunları ve Türkiye‘nin Büyüme Tercihleri, Oğuz Türkyılmaz Bir Dönemin Enerji Politikaları konularında birer sunuş yaptılar.

İkinci oturum YK üyesi Melih Şahin tarafından yönetildi. Bu oturumda Dr. Cevat Yıldırım Sanayi-İstihdam İlişkisi, Doç. Dr. Emel Memiş Parmaksız ve Prof. Dr. Gülay Toksöz İmalat Sanayi İstihdamında Kayıt Dışılık ve Ücretlerin Toplumsal Cinsiyet Açısından Analizi, Gülay Dinçel Sanayide Teknolojik Dönüşüm: Tek Kısıt Finansman mı?, Yrd. Doç. Dr. Serkan Öngel Sanayinin Mekansal Dağılımı konularında sunuş yaptılar.

Cumartesi günü Yunus Yener‘in yönettiği ilk oturumda, Oda Alan Araştırmaları Mühendisler: Fabrika, Toplumsal Yaşam ve Kent konusu ele alındı ve Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir Mühendisler: Fabrika, Toplumsal Yaşam ve Kent Deneyimleri Araştırması konulu bir sunuş yaptı Daha sonra Kaya Güvenç, Doç. Dr. Serdal Bahçe ve Yrd. Doç. Dr. Serkan Öngel‘in katılımıyla konu üzerine bir tartışma yürütüldü.

Cumartesi gününün Sanayileşme ve Emek konulu ikinci oturumunu Osman Serter yönetti. Bu oturumda Yavuz Bayülken MMO Raporları: Makina İmalat Raporu, OSB Raporu, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Raporu, TMMOB Gıda Politikaları Çalışma Grubu adına Odamız temsilcisi Petek Ataman ise Gıda Sanayi ve Mühendisler üzerine bir sunum gerçekleştirdi.

İkinci günün üçüncü oturumunu Ali Ekber Çakar yönetti. İstanbul Şube Sekreteri İbrahim Tataroğlu Büyük Durgunluk Sürerken Endüstri 4.0, Prof. Dr. Metin Durgut Mühendisler ve Toplum Kalkınması, A. Selçuk Soylu Türkiye‘nin AR-GE Harcamaları ve AR-GE Merkezleri konularında sunuş yaptılar.

Kongrenin son oturumu ise Prof. Dr. Bilsay Kuruç tarafından yönetildi. Emin Koramaz Kalkınamayan Türkiye‘de Mühendisler, Doç. Dr. Serdal Bahçe Sanayisizleşen ve Mühendissizleşen Türkiye ve  Dinçer Mete Yeni Bir Kalkınma-Sanayileşme Paradigmasına İhtiyacımız Var!, konularında birer sunum yaptılar.

Kongre sonuç bildirisi, önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacak. Kongreye sunulan bildiriler de kongrenin ardından kitap olarak basılarak kamuoyunun kullanımına sunulacak.

"Sanayisizleşen Türkiye ve Mühendisler" ana temasıyla toplanan kongrede TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz‘ın yaptığı açılış konuşması aşağıdaki gibidir. 

"Değerli Hocalarım, Değerli Meslektaşlarım, Değerli Basın Mensupları

TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum, hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle, TMMOB adına, Makina Mühendisleri Odamız tarafından organize edilen kongremiz dolayısıyla, Oda Yönetim Kurulu‘na, düzenleme ve yürütme kurullarına, kongremize katkıda bulunan akademisyen ve uzman dostlarımıza, kurultay sekreterleri ve Oda çalışanlarına emek ve katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.

Bu yıl Yirmi Birincisini gerçekleştirdiğimiz Sanayi Kongresi, TMMOB‘nin en uzun erimli kongrelerinden birisi. İlki 1962 yılında gerçekleştirilen Sanayi Kongresi, tam 55 yıldır Türkiye‘nin sanayileşme serüveninin takipçisi olma özelliğini taşımaktadır.

Hepinizin bildiği gibi 1962 yılı Türkiye‘nin kalkınması ve sanayileşmesi bakımından önemli bir tarihsel dönemin başlangıcıdır.

1950‘li yıllarda yaşanan derin ekonomik krizden çıkış için benimsenen planlı kalkınma anlayışı doğrultusunda hazırlanan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1962 yılında kabul edilmiştir.

Sadece sanayi alanının değil, tüm ekonomik yatırımların planlanmasını içeren bu anlayış, toplumun geniş kesimlerinde planlama fikrinin yaygınlaşmasına neden olmuştur.

Makine Mühendisleri Odamız tarafından gerçekleştirilen ilk kongremiz de bu fikirden hareketle "Geçmişten Geleceğe Sanayileşme, Planlama ve Kalkınma: Türkiye İçin Model Önerileri" başlığını taşımaktadır.

Bundan 55 yıl önce "sanayileşme planlarını" ve "model önerilerini" konu edinirken bugün "Sanayisizleşmeyi" konu edinmek, ülkemizdeki kalkınma ve sanayileşme anlayışının geçirdiği dönüşümü ve geldiği noktayı görmek açısından ibret vericidir.

Yıllardır birbirinden değerli hocalarımızın emekleriyle hazırlanan Sanayi Kongreleri, Türkiye‘nin yaşadığı bu ibret verici dönüşümü gözler önüne serdiği için oldukça kıymetlidir. Burada iki gün boyunca yürütülecek tartışmaların, bu kıymetli çabaya katkı vereceğine inanıyorum.

Değerli Dostlar,

Gazeteler yazmasa da, televizyonlar göstermese de, hükümet gizlemeye çalışsa da derin bir ekonomik kriz içerisinden geçiyoruz.

Yaşadığımız krizi gözlemlemek için gazetelere ve televizyonlara değil, bu salona gelirken karşılaştığımız kapanan dükkanlara, boşalan işyerlerine, satılığa çıkartılan dairelere bakmanız yeterli. Ankara‘nın en işlek merkezi olan Kızılay son iki yıldır hızla tenhalaşıyor.

Yaşadığımız kriz, TÜİK‘in açıkladığı yüzde 13‘lük enflasyon, yüzde 11‘lik işsizlik rakamlarıyla açıklanamayacak kadar büyük.

Çünkü biliyoruz ki, TÜİK anketlere harcadığı mesainin daha fazlasını, o anketleri manipüle etmek için harcıyor. Enflasyon düşük görünsün diye gıda fiyatlarının ağırlığını düşürüyor.

İşsizlik düşük görünsün diye kursiyerler istihdam içinde gösteriyor. Büyüme daha yüksek görünsün diye "milli gelir hesaplama yöntemleri" değiştiriliyor.

Derin bir kriz yaşıyoruz ve bu krizin en büyük nedeni AKP‘nin 15 yıllık iktidara dönemi boyunca izlediği yanlış ekonomi politikalarıdır.

Üretim yerine ranta, mühendislik ve teknoloji alt yapısını geliştirme yerine inşaata, istihdam yerine sıcak paraya dayalı ekonominin varacağı son nokta, ekonomik krizdir.

16 aydır devam eden Olağanüstü Hal Rejimi ve şaibeli 16 Nisan Referandumunun yarattığı siyasal ortam, ekonomik krizin boyutlarını daha da artırmaktadır.

Bugün Türkiye, uluslararası mal piyasalarının ithalat cennetidir.

Bugün Türkiye, uluslararası finans piyasalarının yüksek dış borçlanıcısı durumundadır.

Ülkemiz, küresel işbölümü içerisinde, montaj sanayinin taşeron bir üreticisi ve başka ülkelerin teknoloji pazarı haline gelmiştir.

Projelendirme ve tasarım süreçleri dahil olmak üzere   her alanda  yerli üretimin gerilemesi her geçen gün daha da olumsuz bir tablo çizmektedir.

Kamu üretken olmayan, katma-değer yaratmayan, ciddi bir istihdam öngörmeyen yatırımlar yapmaktadır. Yapılanlar ise ağırlıklı olarak özelleştirmelere yöneliktir.

Plan gerçekleşmeleri, kamunun sanayi yatırımlarından tamamen vazgeçtiğini göstermektedir

Kamunun elindeki son işletmeler ile kamusal kaynak ve varlıkların, serbestleştirme-özelleştirme uygulamalarının yanı sıra son olarak Varlık Fonu adı altındaki işlemlerle tasfiyesi de sürmektedir.

Övünülerek söz edilen büyüme,  sanayi ve tarımsal üretime ve bu alanlardaki yatırımlara değil, sıcak para akımına bağlı mali aracılık hizmetleri, ulaştırma, depolama, haberleşme, inşaat ile toptan ve perakende ticaret hizmetlerinden kaynaklanmaktadır.

Bu neoliberal ve rantçı dönüşüm süreci aynı zamanda ücretlerin düşürülmesine, istihdamın azaltılmasına, mühendisliğin ve diğer nitelikli işgücünün işlev ve iradesinin en aza indirilmesine yol açmaktadır.

Bunun en somut örneğini  10. Planda görüyoruz. Bu plan gerçek bir kalkınma vizyon ve özelliklerinden tamamen yoksundur.

Bu  Plan, İstanbul‘u uluslararası finans merkezi yapma , iş ve yatırım ortamını, işgücü piyasasını sermayenin çıkarlarına göre belirleme, eğitim ve sağlık gibi toplumsal hizmetleri ticarileştirme bu amaçla sağlık endüstrilerini ve sağlık turizmini destekleme, kentsel rantı artırma gibi " Dönüşüm Programları" üzerine kurulmuştur.

Değerli Dostlar,

Gelinen noktada, Türkiye kapitalizmi, sanayileşme ve kalkınma paradigmasından uzaklaşmıştır ve bir sanayisizleşme süreci söz konusudur.

Ülkedeki köklü şirketler yatırımlarını sanayi üretiminden hizmet sektörüne kaydırmaktadır. Ülkemizde artık her holding kendi gayrımenkul şirketini, kendi alışveriş merkezini kurmaktadır.

Sanayi bölgelerinde binlerce kişinin istihdam edileceği tesisler yerine, kent merkezlerinde binlerce dairelik konut projeleri daha çekici hale gelmiştir.

"Sanayisizleşme", ekonomi literatüründe gelişmiş ülke ekonomilerinde ağır sanayinin payının azalmasını anlatan bir kavram iken, ülkemizde sanayisizleşme, rant ekonomisinin yatırımları boğması, sanayi üretiminin karlı bir ekonomik tercih olmaktan çıkması olarak yaşanmaktadır.

Bu sürecin sonu yüksek işsizlik, borçlanma ve ekonomik çöküştür.

TMMOB ve bağlı odaları bu gerçekleri ve riskleri dile getirdiği için hükümetlerin ve yandaşlarının saldırısına uğruyor. Kuruluş yasamız değiştirilmeye, mesleki denetim yetkilerimiz elimizden alınmaya, açıklamalarımız değersizleştirilmeye çalışılıyor.

Yandaş gazetelerde hakkımızda her gün ayrı bir yalan haber yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı adımızı dilinden düşürmüyor. Buna rağmen bizler bugüne kadar susmadık ve bundan sonra da susmayacağız.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da;

Bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge ve inovasyona ağırlık veren,

Dış girdilere bağımlı olmayan, yerli yatırımcıyı ve yerlileşmeyi özendiren, koruyan,

Kamunun ekonomideki yönlendiriciliğini toplumsal yararlar doğrultusunda benimseyerek artıran,

Kamu-halk yararına bir yatırım ve üretim planlaması yapacak,

Sosyal refah-sosyal hukuk devleti anlayışını benimseyen,

Sanayinin gelişmesini ve ekonomik büyümeyi en geniş toplumsal tabana yayacak,

Erişilebilir, nitelikli, ücretsiz sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hizmetlerini öngören,

Doğayla, tarihle ve kentle barışık,

İstihdam, emek ve halk odaklı,

Türkiye‘nin toplumsal gereksinimlerini ve kamu girişimciliğini temel alan,

Yeni bir sanayileşme, planlama, kalkınma politikasının gerektiğini dile getireceğiz,  bunun için mücadele edeceğiz!

Kongremizin bu yönde kamusal-toplumsal bilinç oluşumuna katkılar sunmasını diliyor ve TMMOB‘nin bu yöndeki yurtsever, demokratik sorumluluğunu bundan sonra da yerine getireceğini özellikle belirtmek istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum."

 

Okunma Sayısı: 502